25 Nisan 2014 Cuma

Bebek Arabalı Canavarlar

Bu yazıyı geçtiğimiz Kasım'da yazmıştım. Düzenleyip bir türlü yayımlayamamıştım. Dün 3 tane bebek arabasıyla dolaşırken aklıma geldi o mekanlar. Tekrar sinirlendim. Ve hala sinirliyim ve aynı hareketleri yapmaya devam ediyorum. 





İki kadın düşünün ikisi de anne ve iki bebek arabasıyla Alsancak'ta geziyorlar. Başlarına en kötü ne gelebilir sizce? O kadar da kötü düşünmeyin çocukları kaybetmedik ya da düşüp şaşmadılar. Sadece ufak tefek insanlara sinirlendik :)


Gelebilecek her şeyi size sırasıyla sıralayım.

Tamam kabul ediyorum ben bu ara çok sinirliyim, aksiyim. Allah'ım biri bir şey dese de dalaşsam diye bakıyorum. Emekli albay gibi oldum. Mesela bebek arabasıyla kaldırımda yürüyemiyorum çünkü evinin dibinde arabasının durmasını düşünen bir sürücü kaldırıma park etmiş arabasını, hemen sileceklerini kaldırıyorum. Birde yanımda biri olsun olmasın saydırıyorum. "Hey! Sürücü, arabanın illa görebileceğin bir yerde olsun istiyorsan balkonuna koy arabanı ya da  garajı olan bir eve taşın."

Neyse böyleyim işte. Dedim ki kendime geleyim en sevdiğim yere gideğim Alsancak'a. Arkadaşımla sözleştik. Sözde kahvaltıya gideceğiz. Saat oldu 11 biz daha bulaşamadık. Taksiyle gitti. Arkadaşların kafeleri var. Eşi dedi "Burada kahvaltıyı edin nereye gidecekseniz sonra gidin." Anam iyi ki de öyle yapmışız. Yoksa boşu boşuna kahvaltıya para verecektik. Çünkü bizim bebekler bir dakika durmadılar. Uykuları var ama biz yemeyelim diye uyumuyorlar. Az buçuk bir şeyler yedik. Kafenin içinde dolaşmaya başladık ikimizde uyutalım da bari kahveleri rahat içelim. Ben bunalımdan kaçayım dedim dimi iyi oldu. Dahada gerildim. Kız uyumadı benimkiler dahada geldi.

1 saatlik büyük uğraş sonunda Ecem sızdı. Diğeri de uyumuş. Vurduk kendimizi sevgi yoluna. Dakika bir gol bir. Tam gireceğiz sevgi yoluna, belediyenin biz yayalara yaptığı kaldırım olmuş otopark. Hemen içimdeki albay çıktı. Teker teker bütün silecekleri kaldırdı. Hatta o kadar ileri gitti ki arka camda bulunan silecekleri de kaldırdı. Birde bir yandan nasıl söyleniyorum anlatamam. Arkadaş önden önden gidiyor. Ben bunu tanımıyorum gibilerinden. Korna falan çalıyorlar. Ödüm kopuyor kız uyanacak ben rahat rahat kahvemi içemeyeceğim diye. Saydırıyorum korna çalan adamlara. İyi oldu stress atmaya çıkmam. Söylendikçe rahatlıyorum deşarj oluyorum.

Uzun zaman sonra Alsancak'ta olduğumuzdan her yere oturasımız var. Bir türlü karar veremiyoruz. Nereye oturalım oraya mı buraya mı  derken en iyisi kordonda oturmaya karar verdik. Kahve Diyarı var oraya gidelim dedik. Nereden dediysek artık onu kordonun en sonundaymış. Başka zaman yakın gelen yer çocuklar uyuyor ve biz onlar uyurken içmeliyiz ya kahveleri bitmedi yol. 

Sonunda vardık. Tıklım tıklım sandalye doldurmuşlar. Bir iki masa dolu gerisi boş. Ama o kadar çok masa sandalye koymuşlar ki iki arabayı sıkıştıracak yer yok. Konuşuyoruz kendi aramızda "Oturmayalım arabalarla rahat edemeyiz" diyorduk ki arkamızdan daha bıyığı bile çıkmamış garson bozuntusu "İyi olur. Sığdıramayız arabaları" dedi. Şok oldum bir şey diyemedim tipe. Ama öyle bir söylüyor ki "Ne işiniz var iki çocukla Alsancak'ta" dermiş gibi. Neyse dedim yanındaki Üsküdar Kahvesine oturalım dedim. Sonuçta içeceğimiz bir türk kahvesi atla deve değil. Halimizden de belli en fazla 1 saat oturabiliriz. Tam yerleşiyoruz yaşlıca bir garson geldi. Başladı "Sizi şuraya alayım" dedi. Öyle bir yer gösteriyor ki buraya sadece oturmasını istemediğimiz insanlar oturtuyoruz,hemen kalkıp gitsinler diye. Oraya oturmayacağız dedik. "İki arabayla istediğiniz yere oturamazsınız" dedi. Yani kendi çapındaki kibarlıkla kalkın gidin dedi.

Bir sinir bir sinir bende anlatamam. Birde kafayı eğdim arabaya benim kız kıpırdanmaya başlamış kokuşmuş garsona laf anlatırken. (Yazarken bile sinir yaptım hihihih:))

Öfkeyle yürümeye başladık bebek arabalarını itekleyerek. Ben söyleniyorum arkadaş gülüyor kahkalarla :)
Anammm bir baktım az önce geçtiğimiz kaldırımda Tuborgun yük arabası mal indiriyor oradaki tekel bayiye. Adama bir patladım 
"Buraya arabamı konur. Biz nereden geçeceğiz. Bizi bırak tekerlekli sandalyeli biri gelse o zaman ne yapacaksın? Cık cık cııkk! Polis yok mu sana ceza kesecek? Hatalıysam arayım yazmışlar. Arayım mı illa? vıdı vıdı vıdı..." Nasıl öfkeliyim? Sanırsın adam tavuğuma kışt dedi. Adamda hiç tepki yok. Sanki duvara konuşuyormuş gibiyim. Bekliyorum bir cevap verse de ağzının orta yerine yapıştıracağım lafı. Adam beni hiççç takmadı. Kendi kendime söylememle kaldım.





Kız uyandı tabi. Kendimizi Ali Çetinkaya Bulv. Kahve diyarına attık. Oraya da oturma sebebimiz yol kenarındaki masa boştu. Yani bebek arabaları için rahat yer vardı. Kahveleri sıraya içtim.Baya rahatladım. Kızı aldım kucağıma bakınmaya başladık. Takiii tok tuk ses geleseye kadar ben aval aval bakınıyordum. Ecem bütün kahveyi döktü Allah'tan kahve soğumuştu da yanmadık." Buradan da kovulacağız" diye kahkahalarla gülmeye başladık. Gülmemi sağlayan Tuborg çalışanına teşekkür ediyorum buradan. Haftaların sinirini kendisinden çıkardım. Gık bile demedi.



Oradan kalktık birde iki çocuklu halimizden utanmayarak kuaföre gidip saçlarımız yaptırdık. Asıl marifet al ceketi gez değil iki çocukla, iki bebek arabası ve iki bavul gibi çantalarla gezebilmek dimi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...