Sayfalar

12 Nisan 2014 Cumartesi

İnsanlığımız Ölmüş

Yazılanları okuduktan sonra girmek istemiyorum twittera. Kapalıyken ne güzeldi diye düşünmeye başladım açıkçası. Açıldıktan sonra farkettim ki dingonun ahırı gibiymiş twitter.

Aslında ben bu ay sadece kızımdan bahsetmek istiyordum. Sadece 6 gün kaldı doğum gününe. Hatta güzel bir yazıyla başlamıştım. Her güne bir Ecem yazacaktım. Onunla yaptıklarımız bir yazıya sığmayacağını düşündüğüm için, tüm aya yayarak anlatmak istemiştim. Doğum günü cinnetiyle ilgili yazı bile yazdım.

Ama umduğum gibi olmadı hiç bir şey. Güzel ülkemde olan her şey beni çok sarstı. Tapeleri bekler olduk karı koca. Hatta bir gece telefonu elime aldım. Kocam uykusundan uyanıp "Yeni bir tape mi var?" diye sordu. Bazen kızın çığlıklarına uyanmayan adam tapeye uyandı. 

Git gide hırslandım. Sakin olup oy kullanmalıyım dedim durdum kendime. Tape çılgınlığı devam ederken. Yasaklar başladı. Twitter arkasından youtube. Etkilendim dersem yalan olur. Dns ayarlarım değişiktir hep. Ülkenin en önemli gazeteleri dnsi ayarlarını nasıl değiştirirsin diye haber yaptı. 

Kendim adına utandım. Ama şaşırmadım. Osmanlı torunlarıyız diyen insanların bu yasakları koyması normal. Matbaayı yıllarca getirmeyip bizi bütün dünyanın asırlarca gerisinde bırakmıştı Osmanlı. Başkalarının kazanacağı para düşünüldüğü için getirilmemişti matbaa. Yani şuandan bir farkı yok. Bu gidişle sonları da öyle olacak. Arkalarına bile bakmadan bir gecede bırakıp gidecekler bizi bir sürü mücadeleyle. Ama biz bu mücadeleyi daha önce verdiğimiz için, kanımızın son damlasına kadar savaşacağız. 

Tabi liderlerin yaptıklarıydı bu sadece. Baktım da içimizde de bir çok kötü insan var. Onlardan, bunlardan diye ayırmak istemiyorum. Hepimiz biriz. Yani benim naif, duygusal insanlarım küçükcük çocukların ölümleriyle ilgili prim yapmaya çalışıyor. 

Pamir'in kaybolması. Ailesini öyle bir suçladılar ki, yazılanlar karşısında kanım dondu. Hiç çocuk yetiştirmemiş insanlar bile kendilerinde konuşma hakkı buldular. Ailenin arama çabalarıyla dalga geçtiler. Babası canının derdine düşmüşken, Gezi olaylarına katıldığı için müstahak olduğunu yazdılar.. "Geziciler kaybetti o çocuğu." diyen bile oldu. Bulunsun diye dua ederken ölüm haberi geldi. Baktım ki sadece o ölmemiş bizim insanlığımız da ölmüş.

Bitmedi ki insanların aileleri suçlaması, İzmir'de bebeğini yatağında ölü bulan anne. Ne ihmalkarlığı kaldı, vicdansızlığı, umursamazlığı. İçi ölmüş insanlar annelik dersi vermeye kalktılar. Annenin o anki halini hayal etmeye çalışıyorum da, bilip bilmeden yorum yapanlara "Siz nasıl bir annenin evladısınız?" diye bağırmak istiyorum. Annenin bloguna girip okuyamıyorum bile yazdıklarını. Çocuğunu kaybettiği bir annenin ahını aldınız. İki yakanız asla bir araya gelmez artık sizin. 

Hep paylaşıyoruz kanserli çocuklarımızı. Ama Talha bebeğe bakamadık. Başka nice çocuklar var paylaştığımız, bana kanserin ne kadar yakın olduğunu anlatan. Paylaşan insanların bir çoğuna inanmıyorum. İçim ürperiyor. Korkuyorum. 

Başkalarının hataları yüzünden çocuklarımız ölüyor. Ece Su yabancı birinin ihmalkarlığından öldü. Onu hiç suçladınız mı peki?


Sonra Kars'ta kaybolan Mert. Sadece adı medyada yer alan bir çocuk. Yazılacak söz yok ki. Adli raporunda yazılanlar bunu bir insan yapmış olamaz dedirttiriyor. Yakalanmış. Tamamda yakalamak önemli değil. Şimdi ne yapacaksınız o sapığa? N.Ç ye dediğiniz gibi mi diyeceksiniz? Bir gün elini kolunu sallayarak çıkacak mı hapisten? 

"Biz misafir perveriz" diyen insanlardan başkalarının acılarına "Oh olsun" diyen insanlardan olduk. Düşünüyorum bizi siyaset mi böyle yaptı, yoksa içimizde bu kadar kötü insan yaşıyordu da onlar sayesinde mi ortaya çıktı?

Yok kızıma odaklanmalıyım. Son 6 gün sadece Ecem ve süt aile arayanlar olacak hayatımda. Anneliğimin birinci yılını kutlayacağım. Mutlu olmalıyım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder