Doktorumla hamileliğimi 36 hafta sürmesi üzerine
planlamıştık. Bunun planı mı olur demeyin, psikolojik olarak zamanlama bilmek
ne zaman ne olacak gibi şeyler kurmamam adına önemliydi benim için. Zaten
doktorum da beni çok iyi tanıdığından herhalde bana her haftayı tamamlanacak bir görev gibi
anlatıyordu.
Biraz daha dayan Hilal , az kaldı
Hilal...36. Haftada kavuşacaksın
bebeklerine Hilal.
Buraya kadar herşey yolundaydı. 15 günde bir kontrolüm vardı.
Bebeklerimin kiloları oldukça iyiydi, sağlıklarında problem yoktu çok şükür.
Hamileliğimin ilk gününden beri son derece özenle hayatımdan
çıkardığım tuz, tatlı, pilav ve makarnanın ödüllerini alıyordum aslında. Vücudum
ödem tutmamıştı, elim ayağım şişmediği için halen rahat hareket edebiliyordum.
O sabah kalktığımda her gün olduğundan farklı bir halim
vardı. Sanki ishal olacakmışım gibi bir ağrı karnımda. Sık sık tuvalete gitmeye başladıysam da hafif bir karın ağrısı
dışında bir şikayetim yoktu. Herşeyi kontrol altında tututabilmek adına
doktorumu aradım. Kontrolümüze 1 hafta daha vardı ama hemen beni görmek
istediğini söyledi. Bu haftalar da olan bazı ikiz hamile arkadaşlarım kontrol
için gittikleri hastaneden hep doğum yaparak dönüyorlardı. Bu durumu annemle
paylaşmasam da içimde bir telaş olmuştu. İçeriden bir gecelik alıp çantama
tepiştirdim ne olur ne olmaz diye... Sanki bir gecelik lazımdı hastanede ama
işte o an ne yapacağını bilememe hali sanırım... Yine de bunun dışında oldukça
iyidim. Bir anda hiç ağrım kalmamıştı acaba gaz sancısıydı da ben mi abartmıştım
ki...
Hastaneye geldiğimiz de doktorum beni direk sancılarımın
ölçümlenmesi için NST odasına yolladı. Bu ilk NST ölçümümüz olacaktı
bebeklerimle. İkizlerde biraz daha uzun sürüyor ölçüm tek tek iki bebeği de ölçüyorlar. Ölçümden
sonra doktorumun sonuçları değerlendirmesi için lobide bekliyorduk annemle.
Hemşireler kendi arasında konuşuyordu "Hilal Hanımın yatışı yapıldı mı?" diye.
Annemle birbirimize baktık neler oluyor diye. Doktorumu görememiştim hala,
daha fazla bekleyemedim ve hemen cep telefonundan aradım kendisini neler oluyor dedim, "Sen hala
yatmadın mı odana?" dedi bana...Yaşadığım şoku anlatamam size, neler oluyor
dedim. Hemen odaya çıkardılar, yürümeme bile izin vermiyorlardı, korkmuştum.
Doğuruyor muydum acaba, daha çok erkendi, doğurmak nasıl bir şeydi.
Doktorum
geldi ve bana bir kadının normal doğum yapmasına yetecek kadar yüksek ve sık sancılarım olduğunu ve kontrol
altında tutulmam gerektiğini söyledi. Bir yanlışlık olmalıydı, en ufak bir
ağrım yoktu.
Hissetmiyordum ki. Hemen ilaçlar, serumlar, ciğer geliştirici iğneler.
Anladım ki sancı denen şey öyle filmlerde ki gibi
olmuyormuş. Annelerin ya da komşu teyzelerin anlattığı gibi böyle içinden bir şey
sökülüyormuş gibi, ölecekmişsin gibi falan değilmiş.
Erken doğum belirtileri:
- Karında ağrı ve sertleşmeler olması
- Kasıklarda ağrı ve kramplar (adet sancısına benzeyebilir)
- Bel ağrısı
- Su gelmesi, vajinadan aşırı sulu akıntı gelmesi
- Lekelenme veya kanama olması, nişan gelmesi
- Karından aşağıya doğru baskı hissi
- Karında ağrı ve sertleşmeler olması
- Kasıklarda ağrı ve kramplar (adet sancısına benzeyebilir)
- Bel ağrısı
- Su gelmesi, vajinadan aşırı sulu akıntı gelmesi
- Lekelenme veya kanama olması, nişan gelmesi
- Karından aşağıya doğru baskı hissi
Bu durumlarda hemen doktorumuzla irtibata
geçmekte fayda var .
Özellikle hamilelikte her kontrolde idrar
tahlili yapılmasınında büyük ödem taşıdığına inanıyorum. Çünkü bir çok idrar yolu enfeksiyonu erken doğumu
tetikleyebiliyor. Annenin vücudu öyle bir mucize yaşıyor ki sadece idrar yolu
değil vücuttaki herhangi bir iltihapta bebeğe zarar vermemesi için hemen doğumu
başlatıp; bebeği iltihaptan korumaya çalışıyor. Hamileliğin bu haftaları gerçekten çok önemli çünkü
bebeğimiz son haftalarda hem hızla büyüyor hem de akciğer ve emme refleksi son
haftalara gelişiyor. Bebeğimizin hayata tutunabilmesi için desteksiz nefes alması ve emmeyi bilemesi
gerekli, bunları da en güvenli ve en sağlıklı öğreneceği yer anne karnı.
Erken doğum riskim artık başlamıştı. Bu
yüzden korkularım daha da artmıştı. Bana
ne denirse onu yapmaya devam ediyordum.Hedefimiz 34. Haftayı
tamamlamaktı artık.İlk sancı furyasında 5 gün hastanede takip edildim. Sancılar
kontrol altına alınınca eve gitmeme izin verdi doktorum. Sancılardan daha
ziyade bir sorunum vardı artık. Güzel kızım DERİN’in böbreğime yaptığı baskı.
Maalesef bu ağrının sancımı yoksa böbrek ağrısımı olduğunu ayırt edemiyordum ,
gerçekten çok canım yanıyordu. 32+6 da doğum yaptığımı düşünürseniz 30.
Haftadan sonra 3 kez hastanede yatıp çıktım.Sürekli takip ve elim kalbimde
yaşamaya başlamıştım.Bir gün bile anne karnında kalamaları bizim için çok şey
değiştirir diyordu doktorum ama itiraf etmeliyim ki artık yorulmuştum....
Hayalimde ki planlı doğum hayalleri suya
düşmüştü. Saçım fönlü ve taçlı ,doğum
fotoğrafçısı ile doğum yapmak hayal olmuştu .Bir yanım yeter ki sağlıklı
olsunlar derken bir yanım hala yılların verdiği heveslerin peşindeydi. Şu an
hamile değilim ama aynı hayalleri hala kuruyorum.İçimde kaldı sanırım. Kısmetse
artık anane olurken kendime özel fotoğrafçı tutmak saçıma da fön çektirmek
niyetindeyim..
Tüm hamilelere vakitli saatli doğumlar
dilerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder