İşte asıl zor günler şimdi başlıyordu. Bu günleri yazmayı epey geciktirdim ama baktım ki Açelya'nın doğum iyice yaklaşıyor bir an önce yazmam gerektiğini anladım. Arkadaşımı yeni doğum yaptığı günlerde kendi lohusa hikayemle sıkmak ve etkilemek istemiyorum.
Zaman zaman anlattığım hikayenin sıkıcı ve bazen de zor olduğunu gördüm. İki bebeği taşımak , doğurmak onlara hamile kalmak bile zordu. Peki ya lohusalık. Bence en zoru lohusalıktı.
5 yıl boyunca iki kişi yaşadığımız bir ev. Herşey kontrolüm altında. Çok düzenli bir kadın olmasam da evde neyin nerede olduğunu gözüm kapalı bulabiliyorum. Ama birden hayat değişiyor. Her odadan başka biri çıkıyor. Derin ve Deniz 3 saatte bir besleniyor. Altları alınıyor. Gazları çıkartılıyor ve uyutuluyor. İkisinin tüm bu işlerini halledip kalan zamanda süt sağıp tekrar uyumam gerek ama ben tüm bu işleri 3 saatte anca hallettiğim için sürekli başa dönüyorum.
Yardıma ihtiyacım olduğu ortada. Annem ve kayınvalidem yanımda buraya kadar herşey normal. Biri bana yardım ediyorsa diğeri yemek ve temizlik yapıyor. Memleketten uzakta olduğumuzdan ve bebekler prematüre olduğu için ziyaretçi kabul etmediğimizden gelen giden yok ama ben yinede inanılmaz gerginim.
Lohusalık beni vurmuş vaziyette. Her laf bana batıyor, her bakış beni delirtiyor. Ben evimde kimseyi istemiyorum. Benim gerginliğim evde ki herkese bulaşıyor. Yüzüm gülmüyor. Annem ve eşim arasında başlıyor sıkıntı ilk önce. Eşimde en az benim kadar lohusa bence. Prematüre bebek bakımı hakkında okudukları ve doktorların söyledikleri evimizde sigara içen kimsenin dolaşmamasını söylüyor. Kendisi hemen sigarayı bırakıyor ve herkese baskı yapmaya başlıyor. Bununla başlayan gerginliklerle evde inanılmaz kötü bir elektrik var. Sonunda annem daha fazla dayanamayıp gidiyor, bir kaç gün sonra kendimi kayınvalideme sende git derken buluyorum. Adeta bir şoktayım.
Evimde ailemle yalnız kalma fikri heryerimi kaplamış durumda. Hiç kimseyi istemiyorum. Tam 23 gün 2 bebekle evde yalnız kalıyorum. Biraz daha huzurluyum ama nasıl yorgunum anlatamam. En son kendimi gece 4 te mutfakta süt sağarken masada uyuya kalmış vaziyette buluyorum. İşin kötüsü biberon takmayı unuttarak uyuya kaldığım için heryer anne sütü olmuş durumda. Uyandığımda neye uğradığımı şaşırıyorum. Ziyan olan anne sütlerime mi yanayım? Her yerin kirlenmesine mi yanayım yoksa artık hiç birşeye yetişemiyor olmama mı?
Ertesi sabah annem geri dönüyor. Artık kabul edilen bir gerçek var evimizde. Hilal lohusa depresyonunda. İdare edelim. Bir rüzgar düşünün en ufak bir olayda esen ve beni benden eden. Bütün sinirlerimin ısınarak beynime toplandığı anlar. Ama en ufak bir şeyde ortalığa çıkan ve baş edilemeyen bir sinir harbi.
Bebeklerim 3 aylık olduğunda annem artık işe başlamamı istiyordu. Ona göre bu halim uzun süre evde kalmaktan ve işe gidersem biraz daha toparlanabilirim. Öylede oldu aslında işe geri dönmek bana iyi geldi. O hal ‘lohusalık hali’ dediğimiz; belki biraz tecrübesizlikten; belki biraz hormonlardan biraz da bebeklerine yetememe ihtimalinin anneye olan etkisinden oluyor. Her ne sebeple olursa olsun bu süreci çok daha ağır geçiren anneler var maalesef; bebeklerini görmek bile istemiyorlar; bazıları bebeğine hatta kendine bile zarar veriyor. O yüzden lohusa annelerin çok anlayışlı bir eşe ve aileye ihtiyacı var. Annenin kendini toplayabilmesi ve anne sütü için uykuya ihtiyacı var ve eminim yeni doğan bir bebeği olan bir kadının uyuması gerçekten zor. Annaneler, babanneler, teyzeler, halalalar ve eşler bu konuda anneye destek olmalı. Bebeğini güvendiği kişilere teslim edebilen anne 9 ay boyunca kendine ve eşine zaman ayırmadığı için duyduğu huzursuzluğu bir nebze olsun atabilmeli.
Bir kısa yürüyüş, bir kahve içimi dost ziyareti , bir fön için kuaföre gitmek ya da kilolarından kurtulan annenin kısa bir alışverişe çıkması ufak dokunuşlarlar içimizde ki lohusayı sakinleştirebilir bence..
Bugün farkında olarak anlattığım lohusalık içindeyken baş edilmesi güç bir üç başlı canavar. O yüzden farkında olanların anneye olan desteği tek ilacı.
Anne olmak ne kadar güzelse lohusalık o kadar sıkıcı. Lohusalık tacı da büyük saçmalık o paspal pijamalarla süt vermeye çalışan bir kadının kafasında değil taç toka bile tahammül edilebilir değilken bir de tacın kafamı sıkması dayanılır gibi değil...
Lohusaysanız eğer tavsiyem şudur ki kafanıza taç dahil hiç bir şey takmayın. Emin olun geçecek... Bebeğinizi koklayın ve gelecekte ki güzel günleri hayal edin..
Sevgilerimle
Hilal Anne.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder