Öyle dolu dolu bir haftaydı ki hangi birinden başlasam bilmiyorum. Vaktin bana az kaldığını hatırlatan muayene günümüzden başlayabilirim.
Bu sefer babaanne ve dedeyle gittik doktora. Daha önceki yazılarda bahsettiğim gibi rutin kontrolleri yapıldı. Baş, gövde, kemik ölçümleri gibi. Hiç birinde bir anormallik yok. Burak gizli saklı bir bebek. Ecem her zaman bize yüzünü gösterdi. Bir bakıp el sallamadığı kalmıştı. Doğduğunda kime benzeyeceğini bile biliyorduk. Burak öyle değil. Doğru dürüst daha hiç yüzünü göremedik. Arada bir ağız ve burun görür gibi olduk ama gözlerini hiç göremedik. Plasentaya gömmüş kafasını öylece duruyor aylardır.
Buraya kadar herşey normaldi. Daha önceki kontrolde doktorumuz Burak Bey dikkat etmem gereken 4 ödev vermişti. Erken doğumu tanıyabilmem için herşey ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı.(Yazıyı okumak için tık tık) Bu ödevlerime 3 tane daha ekledi.
Öncelikle Burak'ın hareketlerini daha çok saymalıydım. Doktorumuza göre erken doğumun en önemli belirtisi bu. Daha önce 24 saatte 10 hareket saymam yeterliyken. Şimdi ilk 12 saatte 10 dakika kesintisiz hareket hissetmeliyim, sonraki 12 saatte de 10 dakika kesintisiz hareket hissetmeliyim. Eğer hareketleri az ise, doğum kanalına doğru yola çıkmış geliyor demek. Burak'la bol bol oynaşma vakit bulmalıyım.
İkinci ve üçüncünün mantığı aynı. Eğer çişimi yaptıktan sonra hala çişim varmış gibi his veya popomda sanki kakamı yapacakmış gibi sürekli bir his ve baskı varsa bebek çatımı zorlamaya ve doğum kanalına doğru baskı yaptığını gösteriyor.
Bu üç ve daha önceki 4 durumdan biri baş gösterdiyse saat kaç olursa olsun doktorumu mutlaka aramam gerekiyor. Bu Burak'ın yola çıkıp geldiğini gösteriyor.
Asıl bombayı sona saklamış doktor. Beni panikleten, heyecana sürükleyen, zamanın nasıl geçtiyle ilgili sorgulatan şey Ecem'de sezeryan olduğumdan Burak'ı 38 ila 39 haftalar arasında doktorumun alacağını öğrenmem. (Ecem'in doğum hikayesi için tık tık)
Neeee?!!!! Ecem'den 2 hafta erken mi doğacak???? Ama ama ben hiç hazır değilim ki? Yani o kadar eksiği var ki? Nasıl yetişecek onca şey? Koskaca 2 haftada neler yapılır nereleri gezilir biliyor musunuz?
Hadi beni geçtim gelecek güzeller güzeli oğlum. Ya zayıf doğarsa? Zaten Ecem 41. haftada doğmasına rağmen sadece 3260 kilo doğmuştu. En gelişeceği zamanda, en çok kiloyu alacağı vakitte kucağımda olacak.
Ben içimden bunları düşünürken doktor "Erkek bebekler, kız bebeklere göre ciğer gelişimini geç tamamlayabiliyor. O yüzden mümkün oldukça 39 haftanın başına kadar beklemeliyiz" demez mi? Nasıl yani? Yani nasıl? Küveze girme riski mi var? Ben bir oda da o bir başka oda da olma ihtimali mi olacak?
Erken geleceği için benim süt durumum ne olacak? Zaten büyük endişelerim var o konuda. Buraya daha sindiremediğim için, anlatmam gerektiğinde ağladığım yaşadıklarımın var, yazamadığım meme problemlerim var. Bir meme yarım benim! Ya sütüm olmazsa?
Hamilelikte işte! Bu kadar endişe doluyken sevindiğim bir konu oldu. Yengeç burcu olma ihtimali yükseldi. Kardeşlerini hiç kıskanmayan yengeç burcu olsun istiyorum.
İnanmayacaksınız ama bunların hepsini doktorun odasında, doktor konuşurken aynı anda düşündüm. Topu topu doktorun 5 dakikalık zamanda. Bu da ikizler burcu olmamın bir özelliği herhalde.
Birde iki haftada bire inince kontroller daha da dank etti kafama!
Şoku atlattıktan sonra sakinlemeye başladım. Eve döndükten hemen sonra ilk işim Burak'ın kıyafetlerini yıkamak oldu. Ne olur ne olmaz ben hazırlıklı olayım da. Hastane çantasının bir kısmını hazırladım. Eksiklerinin listesini çıkardım. Badileri, tulumları tek tek saydım.
İnternetten alacaklarımı almaya başladım. Önümüzdeki haftaki Kemeraltı alışverişi için ayrı bir liste yaptım.
Çamaşırları asında evin içi nazar boncuklarıyla doldu. Herşey masmavi. Sanki denizi evin ortasına koymuşsun gibi.
İkinci ve en önemlisi kiloma dikkat ettiğim için bazı şeyleri az yiyordum. Şimdi kilo falan umurum da değil. Burak iyi bir kiloda doğması benim için önemli. Dikkat ediyorum derken kısmıyordum hiçbirşeyi. Herşeyi, hatta ne bulduysam yiyordum. Midemi bulandırdığı için kırmızı eti az yiyordum, sütü hiç içemiyordum. Şimdi ikisini de bol bol tüketiyorum. Kırmızı et ve balık yerken yanında ekmek ya da makarna yiyorum. Midemi bastırsın ve midemde kalsın diye. Allah'tan yaz meyveleri süte yakışıyor. Çilekli süt veya yoğurt yapıp içiyorum.
Ceviz, incire daha çok ağırlık verdim. Gözümü açtığım an ikisinide tüketmeye başlıyorum. Öğünlerimin baş kahramanı ikisi de.
Artık doğuma 6 hafta kaldığını sindirmiş durumdayım.
32. haftada daha anlatılacak çok şey var ama sıkmayayım. Arkası yarın gibi olsun. :)
Görüşürüz,
Süt Anne.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder