Belki bu
yüzdendir yazarken başka biri bana
kendini anlatıyormuş gibi hissediyorum. O günler çok uzakta artık, yüreğimin çok
derinlerinde.
‘Tüp bebek
tedavisi dışın da anne olmanız mümkün değil’ cümlesi bir kadında için ‘Siz kansersiniz.‘ e eş değer bir ruh
hali yaratıyor. O gün o ruh haliyle anlayamıyorum tabi. Ama doktorlara
sorarsanız çok şanslıyım çünkü artık bir
sebebim
var.
Bu hikayelerin benzerlerinde başrol olan tüm
arkadaşlarımın bileceği gibi bir sebebiniz varsa çözüme çok yakınsınız. Eğer
sebepsiz infertilite sahibi iseniz süreç daha karmaşık. Herşey normalken
hamile kalamamak psikolojik olarak hastayı da, tedaviyi uygulayan
doktoru da çok yoruyor.
Evet ben
şanslılardanım sebebim elimde yolun başındayım artık.
İlk
şaşkınlığın ardından nereden başlanır bu işe sorusu geliyor.
Hemen randevu
alınan bir tüp bebek merkezi ve ön görüşme. Karşımda bir bayan, doktorun
asistanı, masa da oturuyoruz bayan bize tüp bebek nedir , aşamaları nelerdir
,ÜCRETİ ne kadardır bilgi veriyor ve tabi ki doktorlarının kaç bininci bebeğini
kucağına alacağını ve uzun eğitim geçmişini de ekliyor. Birden önünde ki
kalemliğin içinden (kalemlerin arasından zor bularak) küçücük bir iğne
çıkarıyor. (İleri de kendisi ile çok samimi olacağım o iğneyle ilk karşılaşmam
o an.)
’İşte bu
iğneyle ,karnınızdan iğneler olacaksınız’ diyor. Çok saçma! Kalemliğin içinden
bulduğu o iğne ile bana neler yapacağımı anlatması beni merkezden çok soğutuyor. Zaten
ilk baştan beri doktorla değil de asistanla görüşüyor olmanın, karşımda birinin
tahlillerimden önce mali analizlerime ve ödeme şeklime bakması itici bir
durumken bir de işlemin kalemlikte bulunan bir iğne ile küçümsenmesi beni bu merkezde
tedavi olamayacağım konusunda kesin bir karara erdiriyor.
Bu ilk ön
görüşme deneyimimle artık daha detaylı ve daha doğru sorularla doktor ve merkez
aramam gerektiğini anlıyorum.
Birkaç
hastaneyi arıyorum, ön görüşme dediğimde hep bir asistana
yönlendiriliyorum ve o hastanelerin üzerini çiziyorum hemen.
Sonunda yakın
arkadaşlarımdan birinin de benzer bir hikaye de tanıştığı ve vesilesi ile ikiz kızlarına kavuştuğu o
ismi buluyorum.
Ön görüşmeyi
kendi yapacak. MUHTEŞEM, ETKİLEYİCİ, HEYECANLI.
Arkadaşımın
selamı ve kızlarının fotoğrafı ile gidiyorum ön görüşmeye.
Bu
kızlardan bir tane istiyorum doktor bey diyorum. Fotoğrafa bakıyor, hemen
odasında ki panoya asıyor resmi. (Orada ki diğer çocuk fotoğraflarının yanına.)
Sevgiyle
bakıyor o fotoğrafa...
Dikkatle
inceliyor tahlillerimi, muayene ediyor, bazı tahlillerimi yeterli bulmuyor ve
yenilerini istiyor. Bizi neler beklediğini anlatıyor bana, sakin olmamı, stres
yapmamamın bu süreçte ki öneminden bahsediyor. Tüp bebek tedavisinin zor bir
yolculuk olduğunu ilk denemede hamile kalamamın en büyük çabamız olacağını ama
hiç bir zaman böyle bir garantinin de olmadığını söylüyor.
Çok
ilginç ki çoğu kişiye olumsuz gelebilecek bu cümleler beni rahatsız etmiyor
kendimi emin ellerde ve güvende hissediyorum.
Şimdi
tedaviye başlayacak arkadaşlarıma en büyük tavsiyem hep bu oluyor, doktorun
adına, hastanenin reklamına bakmayın eğer bir doktora soru bile sormadan odadan
çıkabilecek kadar güveniyorsanız doğru yerdesiniz.
Evet
bizde doktorumuz MUSTAFA ACET ile öyle bir elektrik yakalıyoruz ki o günden
itibaren başka doktor arama, araştırma benim için ortadan kalkıyor artık sadece
tedavi zamanımın gelmesini bekleyen bir anne adayıyım.
(Ücret
meselesi elbette her yerde önemli bir konu.Bu tedaviye başlayanların belkide en
önemli, gündemlerinden biri. Tedavi ve ilaç maliyetleri yüksek. Hele ki bir kaç
deneme yapmak zorunda kalan aileler maddi açıdan oldukça zorda. Bunun bir çaresi
yok ülkemiz de maalesef ,devlet şuan 3 denemeyi destekliyor -Tabi ki üniversite
hastanelerin de.- Bu çok yetersiz bir deneme hakkında öyle hikayelere tanık oldum ki
uzmanlar bile 3 denemeden sonra şansınız azalır dese de pes etmediler. 8.denemesin de anne olan arkadaşlarım var. Devlet bir kadının anne olma hayalini
deneme sayıları ile sınırlayamaz. Bazı özel merkezler raporla giden hastalarına
belli oranda indirim de yapabiliyor. Tabi ki bu raporu almak için belli bir yaşı
doldurmak ve aşılama denemeleri ile hamile kalamayıp son çare olarak tüp bebek
yöntemine başvurmakta gerekli. Bu arada bu raporu üniversite hastanelerinden
çıkartmayı başara bilenlere saygım sonsuz tam bir sinir
imtihanı. Belgeler, evraklar, bugün git yarın
geller, heyet toplanamadı, hocanın yurt dışında semineri çıktı.... Sabır
taşını doğurturlar..)
Tedaviye
başlıyacağım gün görüşmek üzere sözleşiyoruz doktorumuzla, bana cep telefonu numarasını
veriyor ne zaman istersem , aklıma takılan birşey olursa aramamı tembih ediyor,
elimizde uzun bir ilaç listesi... Yüreğim de uzun hayaller listesi...
Seçtiğimiz doktor ve hastane İstanbul da bu sebeple tedavi
süresince evimden ve eşimden uzakta kalacağım. 2 hafta kadar izin almam gerekecek
işimden. İstanbul'da kuzenimin evinde kalacağım. Hergün hastaneye 2 saat kadar bir
yol gidip muayenemi olup geri geleceğim. Bütün bunlar kulağa zor gelse de hepsini
kolaylaştırmanın yolları var. Yıllardır İstanbul dan uzak kalmış biri için bu
günler bolca gezmek, bolca alışveriş yapmak demek... (Kadın her psikolojide aynı sonuca varabilir ne de olsa. Alışveriş
kesin çözüm...)
Sıra geldi iş yerinden izin almaya. Müdürümün odasına giriyorum ve almam gereken uzun izinden söz ediyorum. Sebebini çok net anlatmalıyım ki izin almam sorun olmasın. Hiç kimseden --ne bir akraba ne de iş yerinden arkadaşlarımdan- sürecimi saklamıyorum. Elalem ne deri taşımak, inanın herkesin gerçeği bilmesinden daha zordur. Ben böyle net ve açık olunca iş yerimde ki ve çevremde ki herkes bana destek olup moral veriyor. O günlerimi en azından onlar zorlaştırmıyorlar. Bu sebepledir ki bu durumda olan bütün çiftlere hep aynı şeyi söylüyorum yükümüz ağır, bence bir kadının yaşadığı en zor sınav, bu yükü birileriyle paylaşın eğer bunu birde sır haline getiriseniz, ---iş yerine ne diyeceğim falan akraba duymasın dedikodu yapar gibi--- strese girerseniz tedaviniz daha başından içinden çıkılmaz bir hal alır.
Bu şekilde
evlat sahibi olmayı ben seçmedim, bu bir kaderdi. Bunda utanacak, saklanacak
bir yan yoktu. Aksine ben evladına kavuşmak için zorlukları aşan ve pes etmeyen
bir anne adayıydım ve en büyük duam bebeğimin de benim kadar inatçı olması ve
bana kavuşmak için çabalamasıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder