Son 51 yılın soğuklarını
misafir etti İzmir. Burnumuzun ucunu dışarı çıkaramadığımız o günlerde ev içi
aktivite sorunsalımız başladı. Her duruma adapte olan anne kafası bunun da
üstesinden geldi evelallah ama düzen müzen kalmadı bu sırada, o ayrı.
Öncelikle yeterince
yorulmayan, görsel hafızası tatmin olmayan bebe uykuya geçişlerde sıkıntılar
yaşadı. Hayatımızda pek yeri olmayan televizyon sınırlıda olsa biraz daha fazla
kendine yer açtı ve annenin ruh sağlığı biraz daha manik-depresife kaydı. Ama asıl
önemlisi dışarısı soğuk, evi ısıtalım diye abartınca Lal hanımda egzamalar
hortladı.
Lal daha 4 günlük minik bir
bebekken bile dermatiti vardı. Geçtiğimiz ilkbaharda ise Lal'in 18 aylık olduğu
sıralarda en yoğun egzamayı yaşadık. Egzama için neredeyse bütün koşullar
mevcut Lal'de. Besin alerjisi ve saman nezlesi var mesela. Cildi dışarıdan
gelen pek çok şeye tepki gösteriyor. Herhangi bir meyveyi yerken suyunun biraz
cildine temas etmesi kabarması, kızarması için yeterli. Yünlü şeyler giyemez ve
zaten giydirmek istesenizde giymez.
Egzamanın pek çok sebebi
var. Öncelikle aile geçmişinde egzama, alerjik astım, saman nezlesi gibi şeyler
varsa sonuca şaşırmamak gerek. Bir diğer neden ise besin alerjisi. Özellikle
inek sütünün besinlere yönelik alerjik tepkilerde önemli bir yeri var. Ve elbet
cilde doğrudan temas eden şeylerde etken olabilir. Doğal pamuklu giysilerin
dışında kalan her şey(özellikle yünlü giysiler), kremler, losyonlar ve en
önemlisi deterjanlar.
Gelelim neler yapabiliriz
kısmına. Öncelikle doktorunuzla görüşmekte fayda var. Her çocuk aynı değil, her
egzama aynı değil. Dolayısıyla her tedavi de aynı olmayacaktır. Ama bazı genel
geçer kurallar da var elbet.
1-Öncelikle evi çok
ısıtmayın. 22-23 dereceler uygundur. Havanın kuruması egzamayı besler. Havayı
nemlendirmekte fayda var. Fakat buhar makinelerini kesinlikle tavsiye etmem. Bu
makineler maalesef bakteri üretiyor ve alerjik astımı tetikleyebiliyor diye
okumuştum. Doğal yolları tercih edin.
2-Çok sık banyo yaptırmayın.
Her defasında köpüklü banyoya da gerek yok. Lal kışın gün aşırı yapıyor, yazın
her gün. Egzamalı dönemlerde her gün ılık su ile duş alsada , köpüklü banyoyu
haftada 1-2 kez yapıyor. Bu arada banyo suyuna mısır nişastası karıştırmak çok
iyi geliyor.
3-En önemlisi vücudu nemli tutmak.
Çok sert kurulamayın ve nemli kalan cilde doktorunuzun önerdiği bir
nemlendiriciyi sürün. Sabah ve akşam şeklinde kremlemekte fayda var. Bence daha
fazlası da cildin nem dengesi için zararlı. Piyasada atopik ciltler için
satılan pek çok krem var.
4-Pamuklu giysileri tercih
edin.
5-Sabun tozundan uzak durun.
Sabun tozu tam olarak durulanmadığı için kalıntı bırakıyor maalesef. Bebekler
için satılan organik sıvı çamaşır deterjanları var. Aslında en güzeli sabun
cevizi denilen bitki. Lal doğduğu günden beri sıvı çamaşır deterjanı
kullanıyorum. Son 1 yıldır sabun cevizi de kullanmaya başladım. Özellikle
egzamalı ciltler için bir mucize. Bulaşık, ev temizliği hatta kişisel
temizliğiniz için bile kullanabileceğiniz tam anlamıyla doğal sabun işte size.
Ben internet üzerinden satın alıyorum.
6-Söylememe gerek var mı
bilmiyorum ama yumuşatıcıyı eve bile sokmayın. Sıvı deterjanda da,sabun
cevizinde de yumuşatıcıya gerek yok zaten.Ama siz kendinize de kullanmayın, size
de yazık. Ben yumuşatıcı yerine elma sirkesi kullanıyorum. Çamaşırlarım
yumuşacık oluyor, üstelik koku da bırakmıyor.
Birde şu kortizon içeren
krem meselesi var. Doktorunuz muhtemelen önerecektir. Ben kullanmamayı tercih
ettim. Kortizon tedavi edici değil baskılayıcı demişti bir arkadaşım.Yani evet
kullanırken egzama yok olacak ama bırakınca yine başlayacak. Bunun yanında kısa
süreli kortizon kullanımlarının sorun teşkil etmediğide söyleniyor. Karar
sizin. Aklınıza yatan ve çocuğunuz için iyi olduğunu düşündüğünüz şey sizin
için doğrudur zaten.
Son olarak yaz gelse de
içimiz ısınsa yahu! İki gün kış geldi İzmir'e bizdeki isyana bak. Her mevsimi
sevsem de yazın yeri ayrı. Kim sevmez tiril tiril giyinip, deniz kenarında
yürümeyi. Hem yaz geldi mi egzama falan da kalmıyor.
Anne Kafası- Elif Avcı
Lal'in süt alerjisi ve Elif'in diğer yazılarını okumak için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder