Anadolu Ajansının sitesinden bire bir kopyaladım haberi. Annelerin, anneliklerinin ilk günlerinde yaşadıkları en büyük stres sütünün olup olamayacağı. Ecem beni ilk emmeye başladığımda bütün ağrılarımı unuttuğumu hatırlıyorum.
Günde süt anne arayan en az 2-3 anneyle konuşuyorum. Bazıları daha yeni, bazıları bebeklerinin rahatsızlıklarından dolayı sütü kesilmiş ya da azalmış, bazıları da sütü gün geçtikçe kendilerine göre özel sebeplerden azalan anneler. Yani sizin benim gibi anneler. Öyle bir panikle arıyorlar ki, o ve bebeği için sanki dünyanın sonu gelmiş gibi. Elimden geldiğince moral desteği vermeye çalışıyorum. Anlatıyorum tanıştığım anneleri, kendimden bahsediyorum. Bazılarında işe yarıyor dediklerim bir süre sonra sütleri artıyor, bebeklerine yetebiliyorlar, moralleri yükseldikçe sütleri de artıyor.
Ama doğal yollarla ya da tüp bebek yöntemiyle anne olamayan evlat edinip anne olan annelerde tek çözüm süt anne oluyor. Aslında o kadar hazırlar ki anne olmaya. O uykusuz geceler için denemedikleri yolları kalmamış. İçlerinde annelik aşkı benimkinden fazla. Acemliklerini anlatıyorlar. Mamadan köşe bucak kaçtıklarını söylüyorlar. Bir tanesi benle telefonla konuşurken ağlamaya başladı bebeği "Acıktı şimdi. Tekrar biberona mama koyup vereceğim. Memelerime sıkıca yaslayacağım. Anneliğimi, onu ne kadar sevdiğimi hissetmesi için. Şu yağ keselerinden süt çıkması için neler için neler vermezdim" dedi. Telefonun diğer ucunda utandım. Çünkü o ara Ecem'i 7,5 ay emzirdim diye üzülüyordum.
İşte o annenin bebeğine süt anne bulduğumda bebek sütü kabul etmedi. Neredeyse ikisi de aynı gün doğumluydu, aynı cinsiyettiler. Sorun olmayacak gibiydi. Ama bebek sütü içiyordu ama bir süre sonra kusuyordu. Bir kaç hafta böyle gitti. Bebek kilo alımı olmayınca başka süt anne arayışa gittik. Ama anne pes etti. "Yanlış anlamayın ama o anneleri çok kıskanıyorum. Bebeğim onların bebeği gibi kokuyor. Korkuyorum aramdaki bağ azalacak diye. Vazgeçiyorum süt anneden" dedi. Cevap veremedim. İkna etmeye çalıştım. Israrcı olamadım. Ne de olsa o da bir tür lohusa bunalımındaydı.
Arada bir konuşuyoruz. Anne ve bebeğin arası çok iyi. O bebeğin gerçek annesi yerine evlat edinen annenin sevgisini veren annenin sütü olsaydı keşke dediğim olmuştu. Bu tür durumlarda karşılaştığımda yine aynı şey içimden tekrarlıyordum.
Şimdi belki gerçek olacak. O anneler, anne sütü Fizan'da dahi olsa gidip alabilecek yapıda anneler. Kendilerinin emzirecekleri düşüncesi onlara dağları bile deldirir.
Haberi eksiksiz okumanızı istiyorum. İnanıyorum iyi şeyler olacak.
"Evlat edinen kadınlar da emzirebilir
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkyılmaz, "Evlat edinmiş kadının bebeği kucağına alması sütün gelmesine neden olabilir. Destekle emzirmelerini sağlayabiliyoruz'' dedi.
ANKARA - Zeynep Akyıl
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Türkyılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Emzirme Destek Merkezi Relaktasyon Ünitesi"ni eylül ayında hizmete açtıklarını söyledi.
İkizler, üçüzler, prematüreler ve damağı yarık gibi doğumsal anomalileri olan bebeklerin yanı sıra evlat edinilmiş bebekleri düşünerek bu merkezi kurduklarını anlatan Türkyılmaz, sütü azalan veya sütü kesilen annelerin sütünü getirmek ya da artırmak için destek sağladıklarını dile getirdi.
Anne sütünün hem bebeğe hem de anneye ''mucizevi'' bir çok faydası olduğuna ve bebeği birçok hastalıktan koruduğuna dikkat çeken Türkyılmaz, şöyle devam etti:
''Anne sütünün bebekleri erken dönemde zatürreden, menenjitten, ishal, orta kulak ve idrar yolu enfeksiyonlarından, uzun vadede de alerjiden, erişkin kalp damar hastalıklarından, şeker hastalığından ve hatta son zamanlarda yapılan araştırmalarda da kanserlerden koruduğu görülmüştür. Yani emzirilen bebekler daha az hastalanıyor, daha az lösemi ve lenf kanseri oluyor. Emzirilmiş olmak anne sütünün özel içeriği sayesinde obezite riskini de azaltıyor. Böylece ideal büyüyen, obez olmayan, sağlıklı, daha zeki bebekler yetişiyor. Emzirmek bebeğin açlık ve tokluk döngüsünü ve uyku düzenini de oturtuyor. Doygunluğu programlanmış olan bebek ilerki hayatında da şişmanlıktan korunmuş oluyor.''
Emziren kadınlarda ise kemik erimesi, meme ve yumurtalık kanserlerine yakalanma riskinin azaldığına işaret eden Türkyılmaz, ''Bebekler ek gıdalarla birlikte iki yaşını aşana kadar emzirilmeli ve bebeklere ilk altı ayda ise anne sütü haricinde bir şey verilmemeli'' dedi.
''Evlat edinen annelerin de sütü gelebilir''
Anne sütünün oluşumu ile annelik duygusu ve sevgisi arasında bir ilişki bulunduğunu vurgulayan Türkyılmaz, kadınlarda süt üretiminin beyinden salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları sayesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Oksitosin hormonu ile süt akışının sağladığını belirten Türkyılmaz, şunları kaydetti:
''Annelik duygusunu tatmak isteyen evlat edinmiş bir kadının sevgiyle bebeği kucağına alması ve bebeğin memeye teması süt salgılayan oksitosin hormonunun uyarılmasına ve sütün gelmesine neden olabilir. Bu şekilde sütü gelen evlat edinen kadınlar mevcut. Bu tamamen annelik hissi ve sevgiyle ilgili. Evlat edindiği bebeği emzirmek isteyen ya da sütü kesilmiş annelerin bu aşamada sütü arttırıcı bazı uyaranlara ihtiyacı oluyor. Biz de bazı destek yöntemleri ile onların emzirmelerini sağlayabiliyoruz. Relaktasyon yönteminde süt artıran bitkisel çaylar gibi özel besinsel destekler veriyoruz. Ayrıca bazı mide ve bağırsak ilaçlarının sütü artırıcı etkisinden yararlanıyoruz. Bunun yanı sıra sütün gelmesi için özel bölgesel veya vücut masajlarını, bebeğin memede kalmasını, memeyi ve hormonları uyarmasını sağlayan özel emzirme destek araçlarını kullanıyoruz.''
Bu yöntemlerin dünyada yaygın şekilde uygulandığını anlatan Türkyılmaz, menopoza girmiş ancak başkasının yumurtasıyla hamile kalıp doğum yapmış kadınlarda da anne sütünü artıran bu yöntemlerin kullandığını sözlerine ekledi. "
Süt Anne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder