Sayfalar

24 Nisan 2015 Cuma

Aceleci Kraliçe'nin Masalı


Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde. Develer berber iken ben dedemin beşiğinde tıngır mıngır sallanır iken. Bademler çağla, erikler mevye, kirazlar çiçek açtığı zamanda bir kraliçe dünyaya gelmiş. Gözlerini açtığında başında bir sürü gözü yaşlı mutlu insan görmüş. 


Uslu mu uslu gazsız bir kraliçeymiş bu. Ama biraz erkenciymiş. 38 günlükken dönerek tahtından düşmüş. 2,5 aylıkken koca saltanat yatağında yatmaya başlamış. Beşikler ona dar gelmiş. 3,5 aylıkken güneş ısısıyla ısıtılmış özel havuzlarda yüzermiş. 

Aceleciliyle tanınan kraliçe 5 aylıkken kendi kendine oturmaya 6 aylıkken emeklemeye başlamış. Hızına yetişemiyormuş annesi. Şaşırıyormuş, kimselere söyleyemiyormuş. 

Sonunda olan olmuş ömrü boyunca zaten hep üstünde duracağı iki ayağının üzerine kalkı vermiş. 9 aylıkken iki ayaklı uzun hayatı başlamış. 

Annesi için iyi günler bitmiş koşuşturmalı günler başlamış. 

Aceleci kraliçenin elemi de acele olmuş. Daha sadece 7 aylıkken aşkı, neşe kaynağı, besin deposu iki memesini kaybetmiş. Çok dertlenmiş, çok ağlamış kraliçe. Bir o ağlıyormuş bir annesi. O ay kederden, yastan hiç kilo alamamış. Süzülmüş süzülmüş. Mutsuzmuş. Yerine gelen hiç bir memeyi beğenmemiş. Tuhafmış tatları. Plastikmiş. Sıcacık değilmiş. Kafasını gömemiyormuş. Aramışlar taramışlar. Sonra uzak diyarlardan bir gelen biberon bulmuş annesi. Aynı tat aynı sıcaklık olmasa da mutluymuş kraliçe. Annesinin kucağında içmiş durmuş sütünü.

Namına yakışır bir kraliçeymiş. Bir gün annesinin göbeği büyümeye başlamış. Hep bir kardeşten bahsediliyormuş sarayında. Daha iki yaşına bile gelmeden kardeşi olacakmış kraliçenin.

Annesi onunla eskisi gibi oynayamamaya başlamış. Kucağına zıplıyormuş annesinin hemen "Kardeşin karnımda annecim. Canını yakabiliriz onun" diyormuş. Dans ederlerken annesinin döndürmesini istiyormuş Kraliçe annesi "Annecim başım döndü. Kardeşin karnımda ya çok dönemiyorum" diyormuş.

Annesi Kraliçeyi daha çok öpmeye başlamış, doyamıyormuş. Hep kitap okuyorlarmış, resim yapıyorlarmış, legolardan kocaman evler yapıyorlarmış. Tepinmek dışında başka eğlenceli oyunlar bulmuşlar birlikte. Kraliçe'nin bebekleriyle oynuyorlarmış, biberonla mama veriyorlarmış. Kardeşi için pratik yapıyormuş Kraliçe.

Annesi kardeşini anlatıyormuş hep. Birlikte annesinin karnını seviyorlarmış. Oradaki kardeşiyle konuşuyormuş. Annesi kardeşi doğduğunda daha güzeller oynayacağını, birlikte dans edeceklerini ve ona birlikte bakacağını anlatıyormuş. Hayatta hiç yalnız kalmayacağını söylüyormuş ona bol bol.

Aceleci Kraliçe daha da merak etmeye başlamış kardeşini. Şatonun içinde büyük bir telaş varmış. Yeni gelecek prensi bekliyormuş herkes. Odası büyümüş, yatağının karşısına güzel bir yatak daha konmuş. Ama onun üzerine çıkıp zıplaması yasakmış.

Sıcak bir yaz sabahı Kraliçenin annesi evden çıkmış. Kardeşini almaya gitmiş. Kraliçe büyük bir hevesle bekliyormuş kardeşini. Ertesi gün eve geldiğinde annesinin kucağında dünyadan bir haber, kırmızı yüzlü bir oğlan çocuğu varmış. İnanamamış gördüklerine kraliçe. Hiç bir şey onun kardeşi kadar güzel olamazmış. Hiç bir oyuncak onun kardeşinin yerini alamazmış.

Aceleci Kraliçe ve dağları delen kardeşi prens hayatları boyunca birbirlerinden hiç ayrılmadan annesi ve babasıyla mutlu mesut bir şekilde yaşamışlar.

Sonsuza kadar mutlu olmuşlar...

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder