Aylardır yazıyorum bu hikayeyi, belki bazılarınız artık doğur yeter diyor. Ne yalan söyleyeyim onca yıl hasretten sonra insan hikayesini bir çırpıda yazamıyor.
Uzun bir yoldu yalan değil... Kısa cümlelerle anlatmak olmazdı. Çektiği hasretin hakkını veren yazılar yazmak istedi HİLAL ANNE... Anlaşılsın istedi, yüzünde ki bu kocaman mutluluğun sebebi. İşte bu hafta geldi minik MUCİZELERİ...
31+5 ; Erken doğum riski ile geçen tam 2 hafta... 2 saatte bir sancıları durdurmak için içilen ilaçların elini, yüzünü, ayağını ve sonunda ruhunu şişirdiği endişeli bir anne. Böbreğimde bir ağrı. Tanımlanamaz; tarif edilemez. Bir gün önce ki kontrolde doktorumun daha vakit var Hilal; sen dayanırsın Hilal ; bebeklerin için biraz daha zamana ihtiyacımız var Hilal ; gayet iyi gözüküyorsun Hilal; 2 hafta sonra gel tekrar kontrol edelim Hilal telkinlerine inat ; üstüme üstüme gelen bir ağrı. Dayanmak istesem de önümü görememenin ve ne olacağını da kestirememenin verdiği stresle en yakın hastanenin acil kadın doğum bölümünde aldım soluğu. Kuzenimin doktor olduğu hastanede acilen sancı odasında sancılarım ölçümlenmeye başlandı. Sadece 10 dakika sonra hemen doğum yapacağınız hastaneye gitmelisin dediler. Neden dediğimde doğumun başladığını ve sancılarımın 2 dakikanın altında seyrettiğini söylediklerinde şoktaydım. Hemen doktorumu aradım gecenin 10'da hiçbir zaman kapalı olmayan ve açılmamazlık edilmeyen o ses yine karşımdaydı. Durumu anlattım hemen hastaneye geçmemi istedi. Yine ilaçlar, serumlar derken sancıları durdurdular ama benim artık dayanacak halim kalmamıştı. Tüm bu ruh hali ile doktorum MUSTAFA ACET'i odada görür görmez ağlamaya başladım. "KURTAR BENİ ,ÖLÜYORUM!" dediğimi hatırlıyorum. Bebeklerim gayet sağlıklıydı ama ben artık sağlıklı değildim. Doktorum yine herşeyi tek tek bana anlattı. Bebeklerimden uzun süre ayrı kalmam gerekebileceğini, sağlıklı olduklarını ama doğduktan sonra bazı komplikasyonlar olabileceğini bundan sonrasında psikolojimin güçlü olması gerektiğini ve en önemlisi ANNELİĞİN şimdi başladığını söyledi. Ve "Hazırsan hemen alıyorum bebekleri. Saat 16.00 ameliyathanede görüşürüz" dedi...
O andan sonra neler hissettiğimi inanın şuan hatırlayamıyorum. Hemen eşimi aradım gelmelisin bebeklerimiz geliyor bugün dedim. Sanırım uçarak geldi yanımıza. Korkuyordum ama korktuğumu belli edemiyordum. Bir yanım acaba daha dayanabilirmiydin Hilal diyordu. Bir yanım bittim artık.
Hazırlandım...
Doğumhaneye doğru ilerlerken artık titremeye başlamıştım. Annemin ve eşimin gözlerine bakamıyorum. Biran eşimle göz göze geldik ağlamaya başladım. "Sakin ol! Sen yapabilirsin. Korkma çok iyi olacak herşey" dedi. Sonra filmlerde ki gibi bir sahne kapının arkasından el salladılar bana ve birden gözden kayboldular. Doğumhanelerin çok soğuk ve korkunç olduğunu düşünüyordum hep. Sadece bu kadar kalabalık olmasını beklemiyordum. Tabi bu kalabalıklıkta erken gelen bebeklerimi bekleyen çocuk doktorları ve hemşirelerinin olmasınında etkisi vardı.
Birden yanıma yaklaşan bütün hemşireler bana tek tek ‘HOŞGELDİNİZ HİLAL HANIM ‘ demeye başladı. Hemşirenin biri gelip hangi şarkıyı dinlemek istersiniz diye sordu. Şaşırdım...’PERVANE ‘ dedim birden. Hemen istediğim şarkı çalmaya başladı. Bende ağlamaya tabi. Doğumhanede romantizmin doruklarını yaşıyordum. Eşimle düğünümüzde ilk dansımız bu şarkı ile yapmıştık. Ne güzel bir andı ki bebeklerimi dünyama alırkende bu şarkı çalıyor olacaktı. Beni sıcacık bir yatağa yatırdılar. Tüm şehir efsanelerine inat alttan ısıtmalı bir yatağı vardı doğumhanenin üşümemem için. Şanslıydım sanırım. Doktorum ve anestezi uzmanı bana doğumun erken olduğu için genel anestezi ile yapılması gerektiğini anlatmaya çalışıyorlardı. Çok kararlı olduğum birşey vardı ki her ne olursa olsun onların dünyama gelişlerini görmem lazımdı. Sonu ne olursa olsun...
Sonunda ikna ettim hepsini. Epidural anestezi doğumum başladı. Sürekli sohbet ediyorlardı benimle ne olduğunu anlayamıyordum bile. Birden doktorum ‘ Hilal hanım sanırım biri geliyor’ dedi. 16.43 DERİN LAL ... 16.44 DENİZ BURAK... Hoşgeldiler dünyama...
Hemen bir koşuşturmaca başladı. Bebeklerimin başında bir sürü insan. Doktorum benle ilgileniyor, diğer doktorlar bebeklerin başında. Ama ben hala bebeklerimi göremedim. Birden bağırdım yattığım yerden "Bebeklerimi bana göstermeyecek misiniz?" diye. Doktorum "Bebekleri getirin" dedi. İkisini de bembeyaz havlulara sarmışlar. Şöyle bana bir çevirdiler Allah'ım biri güneş olmalı biri ay....
Sonra götürdüler canımın parçalarını. Ben kaldım doğumhanede; ben o haldeyken konut kredisi başvurusu için ne lazım diye soran görevliyi saymazsak gayet güzel bir doğumdu. Doğumhanenin kapısında beni bekliyorlar diye umduğum herkes eşim ve annem artık yeni doğan yoğun bakımın kapısındaydılar. Herkes nerede dedim şaşkın şaşkın hemşireye.. Eşiniz ilk sizi sordu dedi yüzümde ki yalnız ifadeyi görünce... Teselli etmek ister gibiydi beni. Sonra geldiler yanıma. Bitmişti işte bu serüvende artık ANNEYDİM. Korkmak, üzülmek, endişelenmek yoktu benim için. Bebeklerim için gelebileceğim en iyi hastaneye gelmiştim bundan sonrası önce Allah'a sonra doktorlara emanetti. İkisi de anneleri gibi güçlü bebekler çıktılar. Çok direndiler... Çok savaştılar kuzularım ve beni hiç üzmediler.
Hilal Anne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder