Hani eski zamanları masalları anlatır,
Hüznümü huzura dolarsın,
Kaşım gözümden çok içim bir parçan,
Annem sen benim yanıma kalansın…
Hani bir biblon vardı kırdığım
Üstüne ne kırgınlıklar yaşadın
Ama bil ki ben de parçalandım
Annem ben senin yanına kalanım…
“Anne olunca anlarsın” sözünü duymadan büyüyenimiz yoktur
sanırım. Annelerimizin haklılığını ispatlayan cümlelerden biridir aslında bu.
Ege doğmadan önce annemle konuştuk. Ankara’da kimsemiz
olmadığından, Ege’yi kimseye emanet edemeyeceğimizi söyleyerek ondan Ege’ye
bakmasını istedik. Evlendiğimizde ‘bana güvenerek çocuk yapmayın, ben çalışıyorum’
diyen annem; bu ricamızı kırmadı, işini bıraktı, evini bıraktı, yaşadığı şehri
bıraktı, Ege için Ankara’ya geldi. Hepsi bir cümleye sığan tüm bu
fedakârlıklar, birçok kişi için aslında yapılması çok güç şeyler.
Hamileliğimin son ayını annemin evinde geçirdim. O dönemde
annem çalıştığı için son ay bana anneannem baktı. Edirne’den kalktı geldi benim
için, elleriyle besledi beni. Hakkını ödemem dünya üzerindeki hiçbir şeyle
mümkün değil! Doğumdan çıktım, eşimden sonra ilk annemi gördüm. “Anne, çok
küçük.” dedim Ege için. Altını ilk o değiştirdi. Eve geldik, ben dinleneyim
diye “sen emzir, yat dinlen” dedi hep. Ben uyudum, Ege’ye o baktı. İlk o yıkadı
Ege’yi. Hafta sonları eşim yanımıza geldiğinde “sen sütünü sağ, çıkın gezin,
ben beslerim Ege’yi” dedi. Doktor, ‘bu çocuk Down sendromlu gibi’ dediğinde o
yanımdaydı. Üniversite hastanesinde sabahtan akşama kadar doktor doktor gezerek
Ege’nin kontrollerini yaptırırken yine o yanımdaydı. Ege’nin kromozom testi
sonucunu hastaneyi arayıp o sordu. Bana o söyledi. O günlerde ben ağlarken o da
benimle ağladı.
Annem annem, sen üzülme
Sözlerin hep yüreğimde
Annem annem, gel üzülme
Ben hala senin dizlerinde
Ege doğduktan iki ay sonra ben çalışmaya başladım. İşe
gidiyorum diye Ege’nin yanında o yattı. Acıktığında emzireyim diye beni o
uyandırdı. Ben işteyken hangi saatte, kaç cc süt içtiğini bir deftere o not
etti. Ege’yle ilgili herhangi bir şey yapılacağı zaman “Annesi sensin, sen
nasıl istiyorsan öyle yapalım” dedi. Yemeklerini ben nasıl istiyorsam öyle
pişirdi. İngiltere’den Ege için getirttiğim vitaminleri hiç atlamadan o verdi.
Bugüne kadar oğluma ütüsüz tek bir kıyafet giydirmedi. Ege, özel eğitime
başlamadan önce evde yapılması gereken tüm egzersizlerini biz işteyken o yaptırdı.
Ege 9 aylıkken özel eğitime başladı, o günden beri benimle beraber tüm
seanslarına geldi. Hiçbirini atlamadı. Özel eğitimde yaptıklarımızı bir deftere
not etti. Hafta içinde notlarına bakarak Ege ile birlikte onları hep tekrar etti.
Sosyal gelişimi için haftada iki gün gittiği oyun grubuna o götürdü. Bizle
beraber tüm ailemiz gibi işaret dilini o da öğrendi. Yeni başladığımız okuma
programının uygulamasını da gün içinde o yapıyor. Benle birlikte, hatta bazen
benden çok Ege’nin eğitimi ve gelişimi için yeni şeyler araştırdı.
Kısacası oğluma benden iyi baktı. Bugün Ege bir şeyleri
başarabiliyorsa, normal gelişim gösteren yaşıtlarına bir adım daha yakınsa bu
onun sayesindedir.
Anne olunca anladım, insan evladı için, hatta evladının
evladı için alıştığı her şeyi bırakabiliyormuş…
Anne olunca anladım,
çocuk büyütmek ve eğitmek ayrı bir meziyetmiş…
Anne olunca anladım, anne olmak her daim umutlu ve azimli
olmakmış…
Anne olunca anladım, anneler çocuğu için dünyayı
değiştirebilme gücünü kendinde bulurmuş…
Anne olunca anladım, şairin dediği gibi bir insanı sevmekle
başlarmış her şey…
Anne olunca, annemin bana ve oğluma nasıl annelik yaptığını
görünce anladım, işte böyle “anne” olunuyormuş…
Canım anneciğim, anneler günün kutlu olsun! İyi ki varsın,
iyi ki yanımdasın. Sen olmasan ne ben ne de Ege bugün bulunduğumuz yerde
olamazdık! O güzel ellerinden sevgi ve minnetle öpüyorum. Hakkını ödeyemem!
Tüm annelerin ve anne olmasa da yüreği anne sevgisiyle dolu
herkesin anneler günü kutlu olsun!!!
Ege’nin Annesi
Nur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder