O kadar çok paylaşan var ki insan merak etmeden duramıyor. Ne biçim şeymiş bu diyor kendi kendine. Yapı olarak meraklı biriyimdir. Hoş bir anda moda olan şeyleri okumam ya da yapmam. Entellikten değil benim ki, o kadar çok görmekten sıkılırım ki yapmış ya da okumuş kadar olurum.
Zaten Ecem'e internetten indirdiğim değişik hayvanları, öğrenmek istediklerini çıkartıp birlikte boyuyoruz. Hatta ben kendimi öyle kaptırıyorum ki Ecem benim boyadığımı karalarsa bozuluyorum falan.
Neyse işte hal böyleyken bu boyama furyasına kendimi bende kaptırdım. Öyle merak ettim ki içini açıpta bu ne menem şeymiş demeden internetten aldım. Sabırsızca bekledim.
"Men okucam. Ben boyucam." diyen Ecem'in elinden sağ salim kaçırdım. Bu akşam hazır koca dışarı çıkmış, çocuk uyumuş ve ben onun yanında uyuya kalmamışken yapayım dedim de, olmadı.
Bana göre değilmiş. Daha ilk kitabı elime aldığımda anladım. Kitabın kapağında evler var. Ben evler boyuyacağım diye boyacı hayalleri kurarken içinden baykuş çıktı. E! Ben baykuş boyayacaksam Ecem'in için çıkarttığım baykuşları boyardım.
İşte kaç küsür sayfanın içinden orta seviyeli birini şeçtim. Topuklu ayakkabı! Kadın aklı işte gitti o kadar sayfa içinden ayakkabıyı beğendi. Millet birde öyle güzel boyamış ki insan kasıyor bende öyle boyayım diye. Çekip fotoğrafını da koymayacağım ama gerildim yinede. Daha ayakkabının kopçasındayken sıkıldım. Elim uyuştu. Uzaktan tutup bakıyorum iki yer boyayıp renkler uymuş mu diye. Zaten renk kombinasyonu çok iyi olmayan biriyim. Pek uyduramam öyle renkleri birbirine. Nur Yerlitaş'ın gözünde sıkıcılıktan, göz devirmekten öteye geçemem. Belki biraz sabredip bitirsem güzel duracak da. Bitirecek kadar sabrım bile yok.
Belki Ecem düzgün boyamaya başlasa onun yapmak için keyifli olur da. Şu an bana sıkıcı ve hatta itici geldi. Ben en iyisi alıpta boyayanların resimlerine bakayım. Resimlerin altına gelen yorumlar daha eğlenceli.
Hadi İyi Geceler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder