Geçen hafta ikili tarama testinin yüksek riskli olduğunu öğrendiğimiz gün perşembeydi.
Zamanla
yarışımız başlamıştı. Eşim durumun vahametini o perşembe günü öğle vakitlerinde öğrenmiş. Ben doktorla aynı anda akşam öğrendim. Yanıma gelip doktora sonucu gösterene kadar sindirmiş biraz durumu. Araştırmış, soruşturmuş, fikir almış.
İşi ve konumu sebebiyle doktorlar, hemşireler, hastaneler hep elinin altında.
Bilen kişilere danışmış. O ön bilgiye sahip olduğundan karar sürecini
hızlandırmıştık. Cuma günü sabah erkenden hiç vakit kaybetmeden başka bir
doktor fikri daha almak istedik. Yaşadığımız yerdeki büyük, donanımlı bir
hastaneye gittik. Konuştuğumuz, danıştığımız doktor o hastanenin bağlı olduğu
üniversitenin perinatoloji bölüm dalı başkanıymış. Eşim -bitmek bilmeyen o öğleden sonra da- doktorla bağlantı kurmuş.
Girdik
yanına, tahlil sonucunu ve aynı gün çekilen renkli dopplerin raporunu önüne
koyduk. Renkli dopplerde ense kalınlığı ile ilgili bilgiler mevcuttu. Doktor
inceledi ve aynı doktorumun söylediklerini söyledi : tek çözüm yolu
amniosentez. Prena test denilen bir testten bahsettik. Nedir, ne değildir,
nasıl yapılır? Yavaş yavaş yaygınlaşan amniosenteze alternatif, risksiz bir test olduğunu söyledi. Manevi
olarak yüksüz ancak maddi olarak bir hayli yüklüymüş. Özel laboratuarlarda
yapıldığı için yüksek fiyatlardaymış. Buraya kadar olsun varsın yaptıralım diye
düşünmeye meyilliydik ancak doktor prena testin sonucu pozitif çıkarsa yani
bebekte herhangi bir anomali tespit edilirse yine aminosentez yapılması gerekir
deyince çok fazla düşünmeye gerek olmadığına ve işlemi risklerine rağmen
yaptırmaya karar verdik.
Amiosentes çeşitli riskler taşıyor. En bilineni düşük riski. İşlem sırasında ya da
sonrasında bebeğin kalbi durabilir, işlem sonrasında kanama olabilir ya da
suyunuz gelir ve doğum erkenden başlar. Bu sonuçların görülmesi zamanla
azalmış. Teknolojinin gelişmesiyle %1 olan düşük riski 300% 1 oranına düşmüş.
Bu değer 300 işlemden bir tanesinde böyle bir sonuç alınabilir demektir.
Bu aşamada
bu riski mi almalıyım yoksa doğuma kadar düşünüp kafayı mi yemeliyim diye düşünüp durdum.
Kendimi biliyorum yerim kafayı düşünmekten, nitekim 15.hafta kararı aldık,
16.hafta işlem yapılacak. Önümüzde aşağı yukarı on gün var. Şimdiden başladım.
Kafamda kırk tilki var kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor. Sürekli
dalıyorum bir yerlere. Neler neler donuyor aklımda. İş yerinde hem herkese
anlatmak istiyorum, hem de hiç belli etmemek. Kısıtlı bir toplulukla paylastık
durumu, gidişatı. Bu işin sonu gebelik sonlandırmaya da gidebilir. Anlayışla
karşılayabilecek, bize manevi olarak destek olabilecek, akılcı tavsiyeler
verebilecek kişileri seçtik. Çünkü tek karar mercii biziz : eşim ve ben.
Herhangi bir olumsuzlukta baş başa kalacak yine biziz. O bebeği baş tacı yapacak, her haliyle sadece ve sadece kabullenecek de biziz.
İlk
duyduğumda hiç tepki vermedim doktorumun yanında. Sonradan anladım bir tutukluk
gelmiş bana. Ne zaman çıktk hastaneden kafama dank etti. Aaaaa ne olacak
simdi? İki sonuç iki seçenek vardı önümüzde. Gayet net olacak sonuçlar. Bu bebek
anomalisiz, gelişimde herhangi bir sorun yok diyecekler bize ya da bebekte
anomali var ve doğurup doğurmamak size kalmış. Sağlıksız demeye içim
elvermiyor. Genetik sorunları olan bebekler hastalıklı değiller ki.
İlk günler
tabii ki doğurucam nasıl kıyarım o cana diye düşünüyordum. Pıt pıt atan o kalbi
durmaya nasıl razı olurum. Bir yandan da araştırıyorum nasıl olur, ne yapılır
diye. Attan düşeni attan düşen anlar demiş atalarımız. Benim gibi işlem
bekleyenleri ya da işlem sonucu bekleyenlerin fikirlerini okuyorum. Farklı şeyler şekillendi yavaş yavaş aklımda. Yakın çevremde bu türlü durumlar
yaşayanlara da bakıyorum. Kendimle savaşıyorum resmen. Baş başa kaldım mı bu
düşüncelerle başlıyorum usul usul olur olmadık olmadan yerde göz yaşı dökmeye. Çoğu zaman içime akıtıyorum. Bir sure sonra kısır döngüye dönüşüyor. Bebeğimi
kaybetme riskine ağlıyorum. Benim üzüntümden bebeğimin etkileneceğini düşünerek
kendimi frenliyorum. Onu üzdüğümü düşünüp bir daha üzülüyorum. Bunların
hepsini içimde kendimle yaşıyorum. Eşimse benim fırtınalara inat inanılmaz bir
sakinlikle işlemin yapılmasını, sonucun önümüze konulmasını ve kararı o an
düşünmeyi bekliyor. Bense ani bir sonuçla değil her şeye kendimi hazırlayarak
karşılamak istiyorum sonuçları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder