Zaman nasıl da hızlı
geçiyor? Bu hafta dahiliye ve kadın doğum rutinlerim vardı. İkisinden de olumlu
haberlerle ayrıldım.
İlaç repertuvarıma yenileri eklendi. Günlük içtiğim ilaç sayısı
beşe yükseldi. Biri sabah kalkar kalkmaz aç karnına tiroid için, biri ortaya
karışık tuğla misali kocaman vitamin ilacım, biri magnezyum suda eriyen
portakallı içecek niyetine içtiğim, biri yerin dibindeki seviyeler bana el
sallayan B 12 ve kapanış demir depolarının kahramanı pembiş hap. Ay anlatırken
bile yoruldum içerken nasıl strese giriyorum siz düşünün. Çok özen göstermem
gerekiyor kimsenin hatırı kimsede kalmasın.
Önal
kardeşlerde bu hafta farklı bir heyecan mevcut. Tuna’nın hareketleri artık
dışardan anlaşılıyor. Her hareketinde eşimin elini götürüyorum karnıma ama bir
türlü denk gelemiyor. Eşimin eli karnıma konduğu an Tuna zınk diye duruyor.
Bennuşka elini karnıma koymaktansa kulağını karnıma dayamayı daha çok tercih
ediyor ve seviyor. Sabahları kahvaltı sonrası günün ilk taklalar atılıyor.
Tuna’nın sabah rutinlerinden biri. O taklalar sırasında birkaç kez Bennu’yu
dahil etmek istedim. Ablasının minnoş ellerini hissetti herhalde karşı koymadı
bir seferinde Tuna ve ablasının eline eline tekmeledi. Ben Bennu’dan çok
heyecanlandım sanırım. "Hissettin mi?" diye sordum Bennu’ya, aynı heyecan ile "Evet" dedi. Umarım unutamayacağı bir anı olarak kazınmıştır belleğine Bennu’nun.
Hamilelik nedir, nasıl bir süreçtir, kocaman göbekten ne çıkar soruları Açelya ve Burak sayesinde Bennu için anlaşılır olmuştu. Açelya’nın günden güne büyüyen
karnı, sonrasında Bennuşka’nın Burak ile tanışması bizim için inanılmaz bir
fırsattı. Şimdi benim hamile olduğumu ve karnımda bir bebeğin büyüyor oluşunu anlamlandırması
hep ikisinin sayesinde.
Hamilelik süreci gibi bir de hastane süreci var bu aralar öncelikle
önemsediğim. Bennu’nun doğumunda bir süre titrek haldeydim. Anestezinin
etkisiyle ellerim kollarım titredi durdu bir süre. Bennu’nun beni o halde
görmesini istemem zira ben ne zaman onun yanında ağlasam o da ağlamaklı oluyor.
Tuna’nın doğacağı gün ile ilgili birkaç planım var. Zaman neler gösterir bilmem
ama hastane odası, bebeğin yattığı minnoş yatak, annenin yattığı yatak ve
minnoş bir abla temalı bir oryantasyon daha gerçekleştirdim Bennuşka için J
Bu hafta arkadaşımın oğlu, Atlas kuzusu aramıza katıldı. Atlas’ın tatlı mı tatlı minnoş da bir
ablası var : Arya. Tablo aynı bizimki gibi. Arya Bennu’dan 6 ay küçük, Atlas da
Tuna’dan 4 ay büyük olacak inşallah. Atlas’ın dünyamıza hoş geldiği günün
aksamı cümbür cemaat gittik hastaneye ki asla adetim değildir doğar doğmaz
bebişlerle Bennu’yu tanıştırmak. Çünkü bizim sevgi pıtırcığı yakın markaja alır
hemen bebeği hiç affetmez. Bu fırsatı kaçırmak istemedim. Ben ne kadar anlatsam
da olay Bennu’nun anlayacağı kadar olacaktı. Ama kendi görerek tecrübe edince
her şeyi daha farklı karşılayacak.
Hastaneye girdik. Ezgi ve Atlas’ın olduğu kata çıktık. Odaya girdik. Ezgi çok
iyi ve güzel görünüyordu. Ezgi’ye geçmiş olsun diyerek başladık. Atlas’ı
ellemeden sevdik. Arya’nın hatrını sorduk. Minnoşum abla olmanın sarhoşluğuyla
bir o yana bir bu yana gidip duruyordu. Sonra bir ara kızlar kayboldu gözden.
Bir baktık Arya oyuncaklarını dökmüş koltuğa, başlamışlar oyun kurmaya.
Durumlar, şartlar ne olursa olsun çocuk her yerde çocuk. Oyunları ve sohbetleri
koyulaşmadan ayrıldık hastaneden. Bennu için o kadar güzel ve olumlu bir örnek
oldu ki anlatamam. Şimdi Bennu’ya bu konuyla ilgili ne anlatsak Ezgi ve Atlas’ı
örnek vereceğim. Beni yatakta yatarken görünce o günü ve olumlu tecrübelerini
hatırlamasını sağlayacağım.
İnşallah doğum sonra ben de en az Ezgi kadar güzel
ve iyi bir halde olurum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder