4 Nisan 2016 Pazartesi

Kim Bu Mucizenin Günlüğü 23. Hafta

        Zaman nasıl da hızlı geçiyor? Bu hafta dahiliye ve kadın doğum rutinlerim vardı. İkisinden de olumlu haberlerle ayrıldım. 

         İlaç repertuvarıma yenileri eklendi. Günlük içtiğim ilaç sayısı beşe yükseldi. Biri sabah kalkar kalkmaz aç karnına tiroid için, biri ortaya karışık tuğla misali kocaman vitamin ilacım, biri magnezyum suda eriyen portakallı içecek niyetine içtiğim, biri yerin dibindeki seviyeler bana el sallayan B 12 ve kapanış demir depolarının kahramanı pembiş hap. Ay anlatırken bile yoruldum içerken nasıl strese giriyorum siz düşünün. Çok özen göstermem gerekiyor kimsenin hatırı kimsede kalmasın.


         Önal kardeşlerde bu hafta farklı bir heyecan mevcut. Tuna’nın hareketleri artık dışardan anlaşılıyor. Her hareketinde eşimin elini götürüyorum karnıma ama bir türlü denk gelemiyor. Eşimin eli karnıma konduğu an Tuna zınk diye duruyor. Bennuşka elini karnıma koymaktansa kulağını karnıma dayamayı daha çok tercih ediyor ve seviyor. Sabahları kahvaltı sonrası günün ilk taklalar atılıyor. Tuna’nın sabah rutinlerinden biri. O taklalar sırasında birkaç kez Bennu’yu dahil etmek istedim. Ablasının minnoş ellerini hissetti herhalde karşı koymadı bir seferinde Tuna ve ablasının eline eline tekmeledi. Ben Bennu’dan çok heyecanlandım sanırım. "Hissettin mi?" diye sordum Bennu’ya, aynı heyecan ile "Evet" dedi. Umarım unutamayacağı bir anı olarak kazınmıştır belleğine Bennu’nun.

           Hamilelik nedir, nasıl bir süreçtir, kocaman göbekten ne çıkar soruları Açelya ve Burak sayesinde Bennu için anlaşılır olmuştu. Açelya’nın günden güne büyüyen karnı, sonrasında Bennuşka’nın Burak ile tanışması bizim için inanılmaz bir fırsattı. Şimdi benim hamile olduğumu ve karnımda bir bebeğin büyüyor oluşunu anlamlandırması hep ikisinin sayesinde.

             Hamilelik süreci gibi bir de hastane süreci var bu aralar öncelikle önemsediğim. Bennu’nun doğumunda bir süre titrek haldeydim. Anestezinin etkisiyle ellerim kollarım titredi durdu bir süre. Bennu’nun beni o halde görmesini istemem zira ben ne zaman onun yanında ağlasam o da ağlamaklı oluyor. Tuna’nın doğacağı gün ile ilgili birkaç planım var. Zaman neler gösterir bilmem ama hastane odası, bebeğin yattığı minnoş yatak, annenin yattığı yatak ve minnoş bir abla temalı bir oryantasyon daha gerçekleştirdim Bennuşka için J

             Bu hafta arkadaşımın oğlu, Atlas kuzusu aramıza katıldı. Atlas’ın tatlı mı tatlı minnoş da bir ablası var : Arya. Tablo aynı bizimki gibi. Arya Bennu’dan 6 ay küçük, Atlas da Tuna’dan 4 ay büyük olacak inşallah. Atlas’ın dünyamıza hoş geldiği günün aksamı cümbür cemaat gittik hastaneye ki asla adetim değildir doğar doğmaz bebişlerle Bennu’yu tanıştırmak. Çünkü bizim sevgi pıtırcığı yakın markaja alır hemen bebeği hiç affetmez. Bu fırsatı kaçırmak istemedim. Ben ne kadar anlatsam da olay Bennu’nun anlayacağı kadar olacaktı. Ama kendi görerek tecrübe edince her şeyi daha farklı karşılayacak.


            Hastaneye girdik. Ezgi ve Atlas’ın olduğu kata çıktık. Odaya girdik. Ezgi çok iyi ve güzel görünüyordu. Ezgi’ye geçmiş olsun diyerek başladık. Atlas’ı ellemeden sevdik. Arya’nın hatrını sorduk. Minnoşum abla olmanın sarhoşluğuyla bir o yana bir bu yana gidip duruyordu. Sonra bir ara kızlar kayboldu gözden. Bir baktık Arya oyuncaklarını dökmüş koltuğa, başlamışlar oyun kurmaya. Durumlar, şartlar ne olursa olsun çocuk her yerde çocuk. Oyunları ve sohbetleri koyulaşmadan ayrıldık hastaneden. Bennu için o kadar güzel ve olumlu bir örnek oldu ki anlatamam. Şimdi Bennu’ya bu konuyla ilgili ne anlatsak Ezgi ve Atlas’ı örnek vereceğim. Beni yatakta yatarken görünce o günü ve olumlu tecrübelerini hatırlamasını sağlayacağım. 

            İnşallah doğum sonra ben de en az Ezgi kadar güzel ve iyi bir halde olurum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...