Tuna'yla 280 gün sürecek serüvenimizin 170'li günlerindeyiz bu hafta. Hikâyemiz gerçekten 280
gün sürecek mi acaba?
Bennuşka ile 283.gun kavuşmuştuk birbirimize. Son ana kadar hep normal doğumu bekliyorduk. 8.haftadan 35.haftaya kadar rutin kontrollere özel muayeneye gidiyordum. 35.haftadan sonra bizden kaynaklı sebeplerden dolayı severek ayrıldık doktorumuzla. Doğuma 5 hafta kala yeni doktor arayışına girdik. Neyse ki çabucak bulduk.
Şimdi devam ettiğim
doktorum o zaman başka bir hastanede çalışıyordu. 35.haftaya kadar toplamda 6 kg almıştım. Hazır alınmışı vardı, gestasyonel diyabet vardı. "İki canlısın ye sen!" dediklerinde beni örnek gösterebilirsiniz gönül rahatlığıyla. Ben hiç kilo
almadığım halde Bennu gayet güzel kilo alıyor, olması gerektiği gibi gelişim
gösteriyordu. 35.haftaya kadar usg verilerine göre 3200 -3400 gram arası
doğacaktı. Gel gelelim ben son 5 hafta ne yediysem, ne yaptıysam,
kimin hayır duasını aldıysam artık 3,5 kg daha almışım. O ara bizim kız tosuncuk
olmuş. Doktorum 40+2.haftada son kontrole çağırdı. Nst de sancı çıkmıştı
oradaki bir ebeye göre. Ecem ve Bennu arasında 12 gün var. Açelya'da Ecem'e
kavuşmuştu. Biz de kavuşacağız diye heyecanlanmıştık ama ebenin yanlış
yorumuymuş herhalde. Doktorum son kontrolde baktı sancı yok. Ben gayet iyiyim,
Bennu da ona keza. Çatı muayenesi yaptı. İlginç bir deneyimdi doğrusu. Ne
açılma ne yumuşama ne de başka bir belirti vardı. Doktor Bennu'yu 4800-5000 gr arası
görmüştü ultrasonda. Ama bize "4200-4400 kg arası doğar gibi görünüyor." demişti. İlk
gördüğü değerleri doğumdan sonra söyledi bize. Biz azaltılmışına bile çok
şaşırmışken o rakamlara ne tepki verirdik bilmiyorum. Çatımın müsait olmamasından,
bizim kızın tosunluktan yolu bulamamasından dolayı zorunlu sezaryen oldum. İçime
oturdu ama vardır bir hayır dedik. Bu arada Bennu 4420 gr doğdu ve ben
gebeliğimi 9 buçuk kilo ile tamamladım.
Doğumdan bir süre sonra SSDV ile tanıştım: Sezaryen Sonrası
Vajinal Doğum. Ufak ufak nedir, ne değildir araştırmaya başladım. Sosyal
medyadaki gruplara katıldım. Orada paylaşılan sorularla, onlara verilen
cevaplarla bir sürü şey öğrendim. Heveslendim. Hangi doktorlar yapıyor, kabul
ediyor onları öğrendim. Her doktor kabul etmiyor bu durumu. İlk öğrendiğim bu
oldu. Çünkü sancı dalgaları sırasında eski kesi yerinde rüptür olabilirmiş.
Rüptür en anlaşılır haliyle kesinin patlaması demekmiş. Bu sırada anne ya da
bebeğin kaybına yol açmaktaymış. Binde bilmem kaç oranında olsa da doktorların
çoğu bu riski görmezden gelmek istemiyor. Bu riski kabul edip SSDV yapan
doktorlar da ücrete yansıtıyor gördüğüm kadarıyla bu riski göze almayı.
Sonra Tuna’nın yola çıktığını öğrendik. Ay benim heveslerim çoğaldı. "Belki
normal doğurabilirim bu sefer." demeye başladım. Ama zaman ilerledikçe Tuna’nın
ablasından geri kalır yanı olmadığını fark etmeye başladık. Bir de erkek
bebeklerin doğum kilosunun kız bebeklerden fazla olduğunu duydum. Ee ben kızı
4420 gr doğurduysam bu mantığa göre erkeği en az 5000 gr doğurmalıyım : D
Yine yerle bir oldu benim hayaller, yine sezerciğe talim. Bu sefer anne-bebek
dostu sezaryen olsa bari diye düşüncelere dalmaktayım. Sancı başladığında
sezaryene alınmak istiyorum. Bunun içinde de risk var tabi. Karnım çok büyürse,
Tuna iri bebekse, eski kesi yeri incelmişse rüptür riski yüksekmiş. Bunun için
de sordum soruşturdum. En son vardığımız ortak kanı 38.haftaya kadar bekleyip o
anki durumu değerlendirmek oldu. Haydi hayırlısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder