6 Nisan 2015 Pazartesi

Mucize'nin Günlüğü : Hormonal Enfeksiyon


Biliyorsunuz hamileler bir farklıdır. Başka görünürler. Karnı, burnu hatta kulakları bile büyür, bacaklar tuhaf bir incelikte, kollar kendinden istemeden açık açık yürürüyen yani gün geçtikçe 60 yaşlarında alkolik amcaların kadın versiyonu oluverirler. Eh tahmin edersiniz ki bu tip görünüceğini bilen bir 20'li 30'lu yaşlarında bir kadından normal bir psikoloji bekleyemezsiniz. Tabiii bir Şeyda Coşkun değilseniz.

Birde bu psikolojinin baş mimarı, her ay bizi resetleyen hormanları unutmamak lazım. Ben yinede normal olanlardanım. Öyle sinirli bir yapım olmuyor. Sevimsiz görünen, kaşları çatık hamilelerden olmak istemiyorum. Ecem de bu konuda çok kasmıştım kendimi. Olmayacağım öyle bir hamile diyordum kendime. Hamilelik ilerledikçe öyle bir hamile olmadığı anlayıp sakinleşmiştim. Sonra koy verdim gitti. Yoldaki teyzeler bile karnımı sevdi, hep otobüs- metroda yer buldum. Gülünce güzel oluyor hamileyken hayat!



İçimdeki Suzan Avcı

Ama bende başka yan etkileri oluyor. Ne gezegenler beni etkiler, ne de yer yüzündeki olaylar. Gülmek ve ağlamak benim için kardeş. Hepte kol kola geziyorlar. Nasıl bir kafa yaşıyorsam şimdi şöyleyim;

"Ayyy nasılda tekmeliyor oğlummm. hahahahahahahah. Ayyy doğacak ben onu koynumda uyutacağım, nasıl bir hataya düşecektim bennn hühühühühühühühü!!!!"

diye devam ediyor.

Kahkalar öyle böyle değil. Kendimden duymadığım kahkahalar bunlar. Bir Yeşilçam kötü kadını varmış içimde de bilmiyormuşum. Hamileliklerimde ortaya çıkıyor. Durman susmadan uzunn uzunn kahkahalar atıyor. Belki yazmışımdır, beni tanıyanlara anlatmışımdır; Ecem'e hamileyken eşimle ofisimiz Gıda Çarşısında 7 katlı binanın 5. katındaydı. Müşteri var içeride, sabah saatleri, birden deprem olmaya başladı. Beşik gibi sallanıyoruz. Ben nasıl gülüyorum anlatamam. Öyle böyle değil. Gözümden yaş geliyor. Karnıma ağrılar girdi. Sanırsın deprem beni ayaklarımdan gıdıklıyor. Bir baktım müşteride gülmeye başladı. Kocam alışkın, hem sallanıyor, hem telefonla konuşuyor, hiç bana sus demiyor. Deprem durdu. Müşteri döndü, gülerek "Benim hanımda böyleydi, Saçmalar saçmalar kendi kendine gülerdi. Alışkınım ben" dedi. Ben dahada gülmeye başladım. Susmam 10 dakikamı aldı.

Bazen kocamın sinirlerine şaşırıyorum. Yani o benim yanımda öyle bir durumda, o şekilde gülseydi acayip sinir olurdum. Elimle ağzını falan kapatırdım valla. Adam öyle sakin ki o haline bile koca karı kahkahası atıp sinirleniyorum. Bir gün arabaya bindik işe gidiyoruz. Gözlüğüm camı buğulandı diye Hatay'dan Gıda Çarşısına kadar deli deli güldüm. Oda benle güldü. Yeminle adam hamile savucu. O gülüyor diye ben daha da gaza geldim. Kahkaha dozajını attırdım. Çok gürültülü bir yolculuk geçirdik.

Burak'ta  kafam daha da güzel. Geçenler de arkadaşlara bebek ziyaretine gittik. Apartmanda iki tane asansör var. Bindik birine çıktık yukarı. Bir baktık bu asansör onların katına çıkmıyormuş. Ben bir başladım gülmeye.  Ecemle Cem bana bakıyorlar şaşkın şaşkın Susayım istiyorum olmuyor. Evine gittiğimiz insanlar yanlış anlayacak diye korkuyorum. Öyle böyle gülmedim. Makyajım bile aktı. Kendime geleseye kadar zillerini çalamadık. Toparlandım. Hafif akmış makyajla girdik içeri.

Baktım da Ecem'de de babasının sinir yapısı var. Korkar, ağlar diye düşünüyordum. O da güldü benle.

"Ağlamaktan sinüslerim açıldı. Alerji oldum sandım ama ağlamaktanmış burun akıntısı"

Birde bu hamileliğimde daha başka durumumda daha var her şeye ağlıyorum. Hele kardeş ilişkileriyle ilgili bir şey izlemeyeyim. Hamileliğin ilk başında "Unutursam Fısılda" filmine gittim. Size nasıl ağladığımı anlatamam. Boğazım düğüm düğüm oldu. Sinemada ağladım, arabaya bindik eve kadar durmadan ağladım. Ertesin gün kardeşimle filmle ilgili konuşurken 1 saatte yakın ağladım. Öyle böyle değil. Hatta şimdi yazarken bile gözlerim doluyor. Elimde değil.

Kaçıncı haftadaydım hatırlamıyorum hamileliğin başıydı. Ecemle oturduk Pepee izliyoruz. Bölümde Bebee annesinin kolyesini koparıyor. Üzülüyor, annesine bir konuşma yapıyor. İnanamazsınız, gülersiniz şimdi beni bir tuttu ağlama. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Ecem korktu "Anne uff" falan diyor. Konuşamıyorum bile. Pepee 'de dram yaşadım resmen. Pepee'nin anneside soğuk karı durdu öyle bir baktı çocuğuna ama trajedi yaratmak için sarıldırlar öpüştüler. Ben olsam salya sümük ağlayacağım herhalde. "Ahh yavrumm. AH! kuzummm neler yapmış, yazmışş. Kurban olur anan sana"diyeceğim.


"Garsoonnn!!! Adisyonu getir hesabı kestim!!!"

Kafa sağlığımdan korkuyorum. Ecem'e göre bu hamilelikte daha atarlıyım itiraf etmeliyim. Burak'ın testestronları beni nasıl etkilediyse. İçimde hiç bir şey tutmuyorum.

"Atara atar. Gidere gider Paşammm"

Herkese bir ayar. Evdeki herkes kurulmuş saat gibi. Tıkır tıkır işliyor. Alınıyorum tripler falan. Alınıyorum birinin dediğine aradan günler geçiyor. "Yahu sen bana niye öyle dedin?" diye hesap soruyorum.

Valla istemeden yapıyorum bu hareketleri. Bir düşünüyorum niye yaptım,niye dedim böyle birşeyi cevap bulamıyorum.

23. haftayı öyle böyle bitirdim. Bu hormonal enfeksiyonun dahada artacağını düşündükçe eğlenceli günler beni bekliyor.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...