26 Kasım 2013 Salı

Anne Sütünün Geçmişi

Apartman insanlarına göre eski insanlar anne sütüne daha önem verirmiş. Mamalar çıktığından beri bir çok anne anne sütünü umursamaz olmuş durumda. Emzirmek yerine biberonda yapılmış, çirkin kokan mamaları tercih ediyorlar. Eski insanların anne sütüne ve süt anneliğe verdiği değer çok büyükmüş. Eskiden günümüze eski insanların anne sütünü kullanımı şöyle;

Eski Mısırlılar, anne sütünün bebekler için 3 yaşına kadar en değerli besin kaynağı olduğunu vurgularlarmış. Ebers Tıp Papirusu'unda Mısırlılar bebek beslenmesinde tek besin olarak belirtmişler

Babiller, anne sütüne verdikleri önemi baş tanrıçaları İştar'ı bebeği emzirirken tasvir etmişler.

Anne sütünün kutsallığına inan Yakut Türkleri analık tanrıçası Ayzıt'ın bebeğine anne sütü vererek canlandırdığına inanırlar.

İbni Sina Tıp Kanunu kitabında anne sütünün anne karnındaki kana en benzeyen besin olduğunu açıklamıştır.

1794 yayınlanan Çocukların Doğumları Konusunda Fikirlerin Sonuçları adlı eseri yayınlayan Hafız Hasan, anne sütünün eşsiz özelliklerini anlatmış ve annelerin sütleri geldikleri müddetçe bebeklerini emzirmelerini tavsiye etmiş.

Ayyaşlı Şaban Şifali ilk Türk çocuk hekimliği kitabını yazmış. Kitabında bebekler için anne sütünün önemini yazmış.

Rönesans döneminde Avrupa yazılan bir çok kitapta anne sütü bebekler için en iyi besin olduğu belirtilmiş

İslamiyette anne karnında bebeğin beslenmesinin devamı olarak görmektedir anne sütünü.

Süt Annenin Geçmişi

Süt anneliği anlatıyorum bu ara herkese. Örnekler veriyorum tarihte kimlerin süt annesi olduğuyla ilgili. Çünkü insanlar tarihten birilerini duyduğunda daha çok kulak kabartıyorlar. Birde tarihteki kişileri araştırırken eski insanların anne sütüne ne kadar önem verdiklerini anladım.

Süt annelik M.Ö 2250 kalan Hammurabi kanunlarında bile yer almıştır. İyi süt anneliğin özellikleri anlatılmış. 13. yüzyılda Avrupa'da bir çok kadın süt annelik yaparak normal çalışan kadınlara göre daha iyi para kazanırlarmış. Süt annelik neredeyse ilk insandan bu yana anneler birbirlerine destek olurmuşlar.


Eski Türklerde süt annelik Göktürklere kadar dayanıyor. Bazı kriterlere göre süt anne annesi ölmüş bebekleri anne sütüyle besliyormuş. Hatta Hakan'nın süt kardeşi Hakan ölür ve çocukları küçük ise süt kardeşi hakanın çocukları büyüseye kadar devlet yönetimine vekalet edermiş. 
Kanuni Sultan Süleyman'ın Süt annesi
Türklerden süt annelikle ilgili örnekler vermek gerekirse ;

Muhteşem Yüzyılı izlerken ilk sezonda bir tane Daye Hatun vardı hatırlarsınız. Haremi idare ediyordu. Sultan Süleyman çok düşkündü ona. İşte o kadın süt anne. Daye demek sözlük anlamında süt anne demek. Gerçekte Sultan Süleyma'nın süt annesi, Hafza Sultanın sütü az olduğundan Trabzon kadısının eşlerinden olan Trabzonlu Afife Hatun Sultan Süleyman'ı sütüyle beslemiş ve süt annelik yapmıştır. 

Osmanlıda süt anneler sultanların kendi anneleri kadar kıymetli olurlardı. Hatta bazı padişahlar süt anneleri adına cami bile yaptırmıştır. Mesela Sultan 3. Mehmet, süt annesi Halime Hatun adına Gölmarmara Halime Hatun Camii ve Külliyesini yaptırmış.

Süt anneler (dayeler) o kadar kıymetli ki Osmanlıda eğer padişahın kendi annesi ölmüşse merasimlerde onun yerine bulunurlarmış. Genellikle önemli, mevki sahibi devlet adamlarıyla evli olurlarmış.

Hatta Osmanlıda süt banka bile kurulmuş. 19.YY sonlarında çocuk ölümlerinin artmasından dolayı kurulmuş bu vakıf. Süt Damlası Vakfı annesini ememeyen bebeklere süt temin ediyordu. Kontrol edilebilmesi için her kadın, sütünü verdiği çocuğu biliyordu.

Süt annelik bizim geçmişimizde çok önemli yer tutuyor. Bu gün bu konuya bu kadar yabancıyız anlamış değilim. Eski önemini kazandırmak için #sütannemolurmusun projesini hep birlikte sahip çıkalım. 

20 Kasım 2013 Çarşamba

Düşünemezdim Bile #sütannemolurmusun

Hamile kalmadan önce, hamileyken ve doğumdan sonra bir çok blogu yakından takip ettim. Çok seviyorum blog okumayı. Biraz özel hayata merakım var galiba. Hamilelik günlüklerini okurken "Acaba bu hafta ne başına gelmiş?" diye okumaya başlardım.

Sonra aradan zaman geçti. Hamileliğim son zamanında evdeydim. Süper keyifliydi. Acayip gezdim. Millet sokakta doğuracaksın diyordu. Doğumumu yaptım. O meşhur 40 gün bitti. Ben boşluğa düştüm. E şimdi bundan sonra ne olacaktı? Çalışmam mümkün değil. Çünkü kızımı bırakabileceğim biri yok. Bıraksam kazandığım parayla anca bakıcının parasını ödeyebilirim. Ne anladım ben o çalışmadan. Birde aklım Ecem'de kalacak. 4 aylıkken bırakacağım onu. Bunlar böyle sıralanıp gider. Eşimle oturduk, düşündük, taşındık evde olmalıyım. Kızıma ben bakmalıydım. Onun hiç anını kaçırmamalıydı birimiz. Eşimin kaçırdıklarını akşam eve geldiğinde ya da sıcağı sıcağına ilklerinin fotoğraflarını çekip ona göndermeliydim. Çok ciddi bir görevim oldu.

Ama içimdeki kurt durmuyor. Ben ev hanımı asla olamam. Bir kere dağınık bir insanım. Yemek yapmak dışında yapılan her ev işi benim için eziyet. Bilhassa da ütü yapmak. 

Sonunda süt anne oldum. Bir amacım olmuş oldu. Oturup kalkıp süt sağmaya başladım. Poşetler doldur bol bol. İçim yine püflemeye başladı. Nereye kadar böyle olacak? Önümde uzun uzun seneler var bir şeyler yapmalıyım.
Ben tripler de millette surat sallarken çok yakın arkadaşlarımız Murat'la Ayser mutfak muhabbeti yaparken "Ya blog yazsana sen yaparsın" dediler. Eşimle gaz verdiler. Bende kendi çapımda, kızımdan fırsat buldukça yazıyorum.
Annelerin hoşuna gitti süt anneliğim, onlarda olmak istediler. Kendi çapında bir kaç aileyi buluşturdum. İkizlere bir süt anne buldum. Sonrasında Antalya'daki 14 yaşındaki hasta kıza İzmir'li anneler olarak anne sütü gönderdik.

İşte kendi çapımda böyle uğraşırken memedeki rahatsızlığım büyüdü.(Rahatsızlığımla ilgili yazı :) ) Op. Dr. Cerrah Cüneyt Tuğrul'la tanıştım. Muayyene olmaya gittim. Birlikte yorucu 2 hafta geçirdik. 3 günde bir kapısını arşınladım. Foursquar de polikliniğinin mayorü bile oldum. Düşünün ne kadar çok gittiğimi. Bir gün ağlamaktan fırsat bulduğumda süt anneliğimden, blogumdan, aileleri buluşturmaya çalıştığımdan bahsettim. Cüneyt Bey'de sosyal sorumluluk projelerini tanıttığı program yaptığını söyledi. Konuğu olmamı istedi. Şaşırdım. Heyecanlandım. Aman nasıl yaparım ki?

Çekimin yapılacağı gün geldi çattı. Heyecan yok, sakinim. Ama son iki 2 gün uyumadım. Sakinliğime bakın. Fön çektirdim, 18 aydan sonra topuklu ayakkabı giydim. Eski günlerimdeki gibi tıkır mıkır Alsancak sokaklarında yürüdüm. Tabi yanımda en büyük destekçim, blog koçum Ayserle birlikte tuttuk Yeni Asır Gazetesinin yolunu. Hala sakiniz. Yayın başladı, sakiniz. Rahatız. Tabi her gün Cüneyt Bey'i görmemden de kaynaklıydı bu havam. 

Taki yayın bitti. "Ayser biz ne yaptık?" demişim. Bizim yaptığımız şuydu #sütannemolurmusun projemizin resmi olarak ilk adımını atmış olduk. Programımız 27 Kasım saat 21.00 de Yeni Asır Tv'de yayınlanacak. Heyecanla o günü bekliyoruz :)

18 Kasım 2013 Pazartesi

7 Ay Oldu Bile

Ecem bugün yedi aylık. Bir sene önce düşenemiyordum aklım almıyordu bu kadar çok büyüyeceği.
Nasıl olacak? Nasıl doğacak? 40 gün nasıl geçecek derken doğdu yedi aylık oldu bile kuzum.

Aklımda başka şeyleri canlandıramıyorum. Her ilkini ya fotograflıyorum yada bir yere yazıyorum. İlk portakal yemesi, ilk emeklemesi falan filan. Ne yaparsa yapsın benim için ilk oluyor. Çok ileriye gittiğimi bile düşünüyorum. Her gün mutlaka 1 tane fotografını çekiyorum. Sonrada oturup ilk doğduğu zamanlardaki haline bakıp "Ayyyy ne kadar çok büyümüş" diye ağlamaya başlıyorum. İlk dökülen saçlarını bile sakladım. Tuhaf bir aşk yaşıyorum                                                                                     sanki.

Bu Kadarda Olmasın Canım
Dün akşamda oturduk eşimle "Hayal edebiliyormusun şu kapıdan koşarak geleceğini" dedim. Düşündük canlandıramadık aklımızda. Pati pati yürüdüğünde deliririm herhalde. Sabah bir kalkacağız ayak ucumuzdan girecek yatağımıza. Ayakları buz gibi olacak belki ısıtacağız biz onu. OFFF OFF! Hayali bile ısıttı içimi.



Mutfak oyuncaklarıyla pastalar yapacak bize. Çay koyacak o plastik fincanlarına. Hayali çaylar içeceğiz hüpürdete hüpürtede. Bebeklerine isimler takacak, saçlarını tarayacak. Bazen ben oyuncağı olacağım. Saçlarımı tarayıp yolacak :) Makyaj malzemelerim hep ortadadır genelde benim. Ondan kaçıracağım zamanlar olacak. Bir gireceğim odaya kaşı, gözü, dudakları ruj. O kadar çok bulamış olacak ki çıkmayacak yüzünden. Bütün gün kırmızı kırmızı gezecek.





Sonra dahada büyüyecek okula gidecek. Allah artık Allah! Okulundan gelecek her şeyi anlatacak bana. Hiç sussun istemeyeceğim. Kafamızı şişirecek her dakika. Şarkılar, oyunlar. Ders yaparken kızarmıyım acaba ona? Daha erken herhalde bunları düşünmek için.

Biri beni durdursun!!
Bu hayallerim torunlarıma kadar gidiyor.

15 Kasım 2013 Cuma

Sevgili Sümük

Merhaba Sümük;

Ben yeni bir anneyim. Bebeğimin ilk kışı olacak bu kış. İlk ziyaretçisi sen oldun. Geldin bir az, kaldım bir yaz. Ne zaman çocuğumun burnunu terk etmeyi düşünüyorsun?

Ecem senin yüzünden uyuyamıyor. Hadi uykuyu geçtim ememiyor. Birde biz ek gıdaya geçiş dönemindeyiz. Memeyi de bırakıyoruz. Anlayacağın zor dönemler geçiriyoruz. Biraz bize müsade edersen kendi işlerimize bakacağız.

2 haftadır kızımın burnunda yaşıyorsun. Seni kibarca uyardı hapşırarak. Ama sen inatla anlamadın.Sonrasında  peditus, okyanus suyuyla kovmaya çalıştık. Kayboldun. O günleri bayram ilan ettik. Ecem çirkin (bebekçe gülme şekli) olmaya başladı tekrar. Yeni biberon başlıklarını denemeye devam etti. Devam sütünü sevmeye başladı.

Şimdi yeniden ortaya çıktın. Herhalde hafta iznindi. Anlamadım ben seni. Evdeki hiç kimse hapşırımıyor ya da  burnu akmıyor ama sen oradasın. Kızım öyle bir horluyor ki, burnunun içinde kış uykusuna yatmış bir ayı var. Sanki içine bir fino kaçmış ve her önüne gelene hırlıyor. Çocuk çocukluktan çıktı anlayacağın.

Bizi her yerde rezil ediyorsun. Tam kızımı biri kucağına alacak iştahla sevecek, hoop burunda bir baloncuk. Gezmekteyiz, bir hapşırıyor burnundan ağzından her yerinden akıyorsun. Birde sildirmiyor. Tadını mı seviyor ne? Birbirinizden hoşlanıyorsunuz farkındayım. Kızımı terk etmen için ne kadar istiyorsun?

Tamam tamam biliyorum hayatımızın bundan sonraki tüm mevsimlerinde olacaksın. Bu ara tüm anneler senden bahsediyor. Senden ricam şu ek gıdaya geçtiğimiz dönemde birazda olsa bizi rahat bırakman, birde hiç bir zaman ateş yapmaman.


Sevgilerle Süt Anne.

2 Kasım 2013 Cumartesi

Yağmurda Oyun Keyfi

Tchibo her hafta yenilenen temaları, modayı kaliteyle bütünleştiren ürünleri ve lezzetli kahveleriyle sevdiğimiz markalardan biri.

Bir Tchibo mağazasına girdiğinizde sizi karşılayan harika bir kahve kokusu duyuyorsunuz. Ürünlere bakmak için sabırsızlansanız bile kahve standının önünden güç bela ayrılıyor ve ürünlere doğru yöneliyorsunuz. Ürünlerin hemen hemen hepsi keyifli renklerde ve tarz ürünler. Üstelik hepsi birbirinden kaliteli ve dayanıklı. Tchibo ürünlerinin kalitesi, alanında uzman kişiler tarafından çok sıkı ve acımasız testlerden geçiyor ve sadece testi geçebilenler satışa sunuluyor.

Gelelim Tchibo’nun bu haftaki temasına; Yağmur Zamanı. Evde battaniye altında bir fincan kahveyle camdan yağmuru izlemek çok zevkli, evet. Peki her dakika dışarıda olmak isteyen çocuklar? Su ve kir geçirmeyen doğayla dost Ecorepel ürünler, su ve kir tutmayan BIONIC FINISH ECO malzemeden kumaşlarla yağmur çamur demeden çocuklarınızla sokağa çıkmaya hazırsınız!

Yağmur Zamanı temasındaki tüm ürünler birbirinden güzel ama yağmur kıyafetlerinde çocuğunuzun sağlığına öncelik veriyorsanız, aradığınız ürünleri bu temada bulacaksınız.

Yağmur Kıyafetleri denince akla ilk gelen yağmurluk oluyor tabii. Sizin için bele hafif oturan, kırmızı ve lacivert renk seçenekleriyle şık bir yağmurluk, çocuğunuz için dünya tatlısı desen ve renklerde Termal Çocuk Yağmurluğuyla mükemmel bir anne-çocuk olacak ve herkesin ilgisini çekeceksiniz. Daha da soğuk havalarda çocuğunuz için çok havalı bir Termal Mont, Örgü Bere ve Şal takımıyla onu soğuktan koruyabilirsiniz. Bu arada kendinizi de ihmal etmeyin ve 3’ü 1 arada şık bir mevsimlik monta dolabınızda yer açın.

Yağmur Zamanı temasında bunlardan başka birçok ürün daha bulunuyor. Daha ayrıntılı incelemek için Tchibo.com.tr’ye tıklayıp, keşfe başlayabilirsiniz. Aynı zamanda 444 28 26 numaralı Telefonla Sipariş Hattı’ndan da alışveriş yapabilirsiniz. Şöyle keyifli bir alışveriş yapıp, sonrasında da kahveyle yorgunluk atmak isteyenleri, çalışanlarının yüzünden gülümseme eksik olmayan Tchibo mağazalarına davet ediyor ve ekliyorum yeni temalardan herkesten önce haberdar olmak için Tchibo Facebook (https://www.facebook.com/tchiboturkiye) sayfasını beğenebilirsiniz. Keyifli alışverişler!

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...