Hamile kalmadan önce, hamileyken ve doğumdan sonra bir çok blogu yakından takip ettim. Çok seviyorum blog okumayı. Biraz özel hayata merakım var galiba. Hamilelik günlüklerini okurken "Acaba bu hafta ne başına gelmiş?" diye okumaya başlardım.
Sonra aradan zaman geçti. Hamileliğim son zamanında evdeydim. Süper keyifliydi. Acayip gezdim. Millet sokakta doğuracaksın diyordu. Doğumumu yaptım. O meşhur 40 gün bitti. Ben boşluğa düştüm. E şimdi bundan sonra ne olacaktı? Çalışmam mümkün değil. Çünkü kızımı bırakabileceğim biri yok. Bıraksam kazandığım parayla anca bakıcının parasını ödeyebilirim. Ne anladım ben o çalışmadan. Birde aklım Ecem'de kalacak. 4 aylıkken bırakacağım onu. Bunlar böyle sıralanıp gider. Eşimle oturduk, düşündük, taşındık evde olmalıyım. Kızıma ben bakmalıydım. Onun hiç anını kaçırmamalıydı birimiz. Eşimin kaçırdıklarını akşam eve geldiğinde ya da sıcağı sıcağına ilklerinin fotoğraflarını çekip ona göndermeliydim. Çok ciddi bir görevim oldu.
Ama içimdeki kurt durmuyor. Ben ev hanımı asla olamam. Bir kere dağınık bir insanım. Yemek yapmak dışında yapılan her ev işi benim için eziyet. Bilhassa da ütü yapmak.
Sonunda süt anne oldum. Bir amacım olmuş oldu. Oturup kalkıp süt sağmaya başladım. Poşetler doldur bol bol. İçim yine püflemeye başladı. Nereye kadar böyle olacak? Önümde uzun uzun seneler var bir şeyler yapmalıyım.
.
Ben tripler de millette surat sallarken çok yakın arkadaşlarımız Murat'la Ayser mutfak muhabbeti yaparken "Ya blog yazsana sen yaparsın" dediler. Eşimle gaz verdiler. Bende kendi çapımda, kızımdan fırsat buldukça yazıyorum.
Annelerin hoşuna gitti süt anneliğim, onlarda olmak istediler. Kendi çapında bir kaç aileyi buluşturdum. İkizlere bir süt anne buldum. Sonrasında Antalya'daki 14 yaşındaki hasta kıza İzmir'li anneler olarak anne sütü gönderdik.
İşte kendi çapımda böyle uğraşırken memedeki rahatsızlığım büyüdü.(Rahatsızlığımla ilgili yazı :) ) Op. Dr. Cerrah Cüneyt Tuğrul'la tanıştım. Muayyene olmaya gittim. Birlikte yorucu 2 hafta geçirdik. 3 günde bir kapısını arşınladım. Foursquar de polikliniğinin mayorü bile oldum. Düşünün ne kadar çok gittiğimi. Bir gün ağlamaktan fırsat bulduğumda süt anneliğimden, blogumdan, aileleri buluşturmaya çalıştığımdan bahsettim. Cüneyt Bey'de sosyal sorumluluk projelerini tanıttığı program yaptığını söyledi. Konuğu olmamı istedi. Şaşırdım. Heyecanlandım. Aman nasıl yaparım ki?
Çekimin yapılacağı gün geldi çattı. Heyecan yok, sakinim. Ama son iki 2 gün uyumadım. Sakinliğime bakın. Fön çektirdim, 18 aydan sonra topuklu ayakkabı giydim. Eski günlerimdeki gibi tıkır mıkır Alsancak sokaklarında yürüdüm. Tabi yanımda en büyük destekçim, blog koçum Ayserle birlikte tuttuk Yeni Asır Gazetesinin yolunu. Hala sakiniz. Yayın başladı, sakiniz. Rahatız. Tabi her gün Cüneyt Bey'i görmemden de kaynaklıydı bu havam.
Taki yayın bitti. "Ayser biz ne yaptık?" demişim. Bizim yaptığımız şuydu #sütannemolurmusun projemizin resmi olarak ilk adımını atmış olduk. Programımız 27 Kasım saat 21.00 de Yeni Asır Tv'de yayınlanacak. Heyecanla o günü bekliyoruz :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder