12 Ağustos 2017 Cumartesi

Hilal Anne: Merhaba Ben


Merhaba ben;

Senin için bu hayatta çok şey yaptım ama  sana hiç yazmadım. Sana sözler verdim belki tuttum belki tutmadım.

Sözler uçtu geriye sadece gözlerin kaldı. Onlarda şimdi hiç sen değil.

Bakıyorumda yaşını almışsın ; iyice ağırlaşmış içinde ki dağlar.

Sesini ninnilerde duyar olmuşum sadece şarkılarını unutmuşsun.Kahkahaların bile gölgelenmiş.

Ne yormuş seni bu kadar?

Yoksa olgunluk dedikleri bumu? Bilemedim...

Benim içimde bana benzmeyen, benim büyütmediğim biri gibisin şimdi.

Kendim ...kendine gel.

Kendin için yaşa, kendini sev.

Ben bir sen bilirim gerisi zaten senden ötürü.

Bir cümle kurup vazgeçme artık iki cümle kur olmadı üç ,dört, beş.

Kendim kendin ol!Elimi tut inan pişman olmayacaksın.

Ne kadar kendinsen o kadar güçlü olacak senden gelenler, senle olanlar.

Senin olmaktan keyif alanları tut yanında. Seni güldürenleri, seni sevenleri.

Gözleri taaa gözlerinin deriniyle göz göze gelenleri, avcunun içine dokunanları.

Sesini özleyenleri, seni kendin yapanları.

Hayallerini bilenleri ayırma yanından; inan hayallerini bilenler üzmezler seni. Hayallerini gerçek etmektir bilenlerin dertleri.

Sevdiğin şarkıyı duyunca seni arayanların telefonunu aç.

Sevdiğin çiçeği görünce almadan geçemeyenlerin kapısını çal.

Sevdiğin yemeği yanlız yiyemeyenlerin yanında kal.

Bunca yıl sonra kimseyi olduğu gibi kabul etme artık. Sen olduğun gibi kalmıyorsun baksana!

Kalabalıksın artık. Derinin , Denizin, Güneşin var.. Bu kalabalıkta hala kendinle ilgilenenleri duy sadece.

Yolun daha uzun ben .. Artık ne ölebilirsin ne de gidebilirsin kendinden. Hayatı senden öğrenmeyi bekleyenler var yanında.

Bildiklerin önemli kimisi de gerekli. Kendini bilip öğrendiklerinin gereklilerini vermelisin onlara, geçmişte gülmeyen anılarını güldürmelisin onlarla.

Sorumluluklarının içinde kaybolma vakti değil vakit.

En büyük görevlerini yerine getiriken en kendin olman gereken zamanlar şimdi. Seni öyle tanıyacak ve öyle hatırlayacak yoldaşların var artık.

Bak kendim senin en büyük görevindir şimdi kendi ağladıklarına ağlamayan ; eksikliğini çektiklerinin eksikliğini hissetmeyen evlatlar yetiştirmek. İşte bu yüzden en saf en gerçek haliyle kendin ol!

Vazgeçme kendinden.

İnandıklarından.

Öteleme kendini.

Belki çok az kaldı zamanın belkide yok belki bir nefes bir ömür dediğin.

Yaşa kendinle ,kendinden bildiklerinle, seni kendi gibi bilenlerle.

Pişmanlıklarını bırak ve artık pişman olma. Öğrenmeye devam et ama en çokta   

---- durma yüzünü asık eden yerlerde----

----- Yüzün hep aşık kalsın çünkü en çokta  o zaman benim bildiğim sensin sen.-----

İyi ki doğdun; huzurunu eksik etme kendinden !

14 Haziran 2017 Çarşamba

Affet İnsanlığı Çocuk


Anneme küçükken çok kızardım. Kafayı yediğini, kötülüğe bu kadar yakın olmadığımı, evhamının gereksiz olduğunu düşünürdüm. Sürekli şöyle derdi,

15 Nisan 2017 Cumartesi

Anneler Siyaset Yapma(mama)lı

Geçen gün paylaştığım postan dolayı bir kadın bana "Anneler siyaset yapmamalı." diye yazmış. Bir kadın! İnanamıyorum. Bir kadının, anneler için yaptığı bu yorumu aklım almıyor.

Bir kadın olarak sahip olduğum bu hakkı kenara itmemi bekliyor olması, yorum yapıp yayınlıyor olmamın nesi yanlış? Sandık başına en çok biz gitmeliyiz. Geleceği için planlar yaptığımız çocuğumuz içinde söz hakkımız var. Çünkü onların eğitim hayatlarıyla ilgili kararları siyasiler karar veriyor, onların öğretmenlerini devlet seçiyor, yoldaki güvenliklerini devlet sağlıyor, onların eşit ve özgür bir şekilde yaşamaları devlet sayesinde oluyor.

21 Mart 2017 Salı

Ege + 1: SADECE İNSANİ GEREKSİNİMLER




Sabah kahvaltıyı hazırlamaya mutfağa gittiğimde yaklaşan küçük ayakların sesini duyuyorum. Kocaman gülümsemesiyle “Günaydın anne!” diyen Ege kapıda. “Günaydın oğlum” diyorum. “Ben kahvaltı edeceğim.” diyor. Bazen ‘Günaydın’dan önce de gelebiliyor bu cümle açlık derecesine bağlı olarak J “Tamam, yumurtalarımız pişsin.” diyorum. O arada Ege’ye tiroid ilacını içiriyorum. İlaçtan sonra yarım saat beklememiz gerektiği için birlikte kahvaltı soframızı hazırlamaya başlıyoruz. Ben tabakları koyuyorum, Ege çatalları. Sonra gidip üzerimizi değiştiriyoruz. Ege, minik desteklerle pijamalarını kendi çıkarıyor, eşofmanlarını kendisi giyiyor. Elimizi yüzümüzü yıkayıp kahvaltıya geçiyoruz. 

9 Mart 2017 Perşembe

Bankanın Islak Hunterları

Bugün Burak'la bol yağmurlu bir gün yaşadım. Islanmamaya çalışıp kangrudaki çocuğu oyalarken bankada çalıştığım zamanlar geldi aklıma:) Kangrudaki çocuklu anılarımdan sonra o zamanlarım çok uzak geliyor şimdi bana. 





Yılı tam hatırlamıyorum ama tahminen 2008. Bankada zurnanın zırt dediği yerde çalışıyorum. Saha kredi pazarlama! Plaza dilinde tabi ki afilli karşılığı var. "Hunter"!! Avcı yani.

7 Mart 2017 Salı

Hilal Anne : Anneliğin Altında Boğulmak



İnsana ne iyi gelir?

Hayattan ne beklediğinize şöyle bir bakın. İş mi? Para mı? Sağlık  mı? Huzur mu? Aşk mı? Eskiden cevapları net bir insandım. Keskin köşelerim vardı. Evetlerim ve hayırlarım. Zaman insanı nasılda törpülüyor. 

24 Şubat 2017 Cuma

Engelli Çocuk Doğurmak/Doğurmamak – 2

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada üyesi olduğum bir grupta engelli çocuk doğurmak/doğurmamak konusunu irdeleyen bir gönderi paylaşıldı. Kız çocuğu makbul değil diye doğurmayan toplumları düşününce engelli bebeği de makbul değil diye aldırmak arasında ne fark var, engel düzeyleri ya da çeşitleri bu noktada bir fark yaratır mı, engelli çocuk acı çekiyor mu, bazılarını gerçekten doğurmamak mı lazım, engelli çocukların kardeşleri için durum nasıl? Şuraya da gidiyor bu konu: Engelli bebeği olmasını istemeyen bir aile, yaşam içinde karşılaşacağı engelli bir bireyi kendisine nasıl denk görecek? Herkesin kendi kararı deniyor mesela. Nedir bu "kendi kararı"ların sınırı? Bu ve benzeri birçok soruyu etraflıca ele almaya çalıştığımız bir platform oluşuverdi birden. Ben de tabii ki kendimi tutamayıp yazdıkça yazdım. Sosyal medya üzerinden yazdığım yorumlar epey uzadı. Ben de derleyip bir yazı haline dönüştüreyim istedim. Vaktimin de kısıtlı olmasından ötürü sosyal medyada hızlı hızlı yazdığım için bazı terimleri doğru ve yerinde kullanamamış olabilirim. Elimden geldiğince toparlamaya çalıştım. Hepsi yalnızca bana ait görüşlerdir.  Sürç-i lisan ettiysem affola…

20 Şubat 2017 Pazartesi

Engelli Çocuk Doğurmak/Doğurmamak -1-

Ege'nin Annesi Nur yazdı,


Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada üyesi olduğum bir grupta engelli çocuk doğurmak/doğurmamak konusunu irdeleyen bir gönderi paylaşıldı. Kız çocuğu makbul değil diye doğurmayan toplumları düşününce engelli bebeği de makbul değil diye aldırmak arasında ne fark var, engel düzeyleri ya da çeşitleri bu noktada bir fark yaratır mı, engelli çocuk acı çekiyor mu, bazılarını gerçekten doğurmamak mı lazım, engelli çocukların kardeşleri için durum nasıl? Şuraya da gidiyor bu konu: Engelli bebeği olmasını istemeyen bir aile, yaşam içinde karşılaşacağı engelli bir bireyi kendisine nasıl denk görecek? Herkesin kendi kararı deniyor mesela. Nedir bu "kendi kararı"ların sınırı? Bu ve benzeri birçok soruyu etraflıca ele almaya çalıştığımız bir platform oluşuverdi birden. Ben de tabii ki kendimi tutamayıp yazdıkça yazdım. Sosyal medya üzerinden yazdığım yorumlar epey uzadı. Ben de derleyip bir yazı haline dönüştüreyim istedim. Vaktimin de kısıtlı olmasından ötürü sosyal medyada hızlı hızlı yazdığım için bazı terimleri doğru ve yerinde kullanamamış olabilirim. Elimden geldiğince toparlamaya çalıştım. Hepsi yalnızca bana ait görüşlerdir. Sürç-i lisan ettiysem affola…

18 Şubat 2017 Cumartesi

Gazeteler ve Televizyonlarda Süt Anne

Bu bölümü uzun zamandır hazırlamak istiyordum. Eh buyrun verdiğim röportajlar ve haberler. 

İlk gazete röportajını Yeni Asır gazetesine vermiştim. Haberim manşetten gazetede yer almıştı.



Haberin tamamı için tıklayın.

13 Şubat 2017 Pazartesi

Valla Kararlar Aldım

Evet kararlar aldım. Çocuklar büyüyor, hemde hiç acımadan. Evden çıkıyorlar. Bir gün bir bakacağım ( o günü iple çekiyorum.) evde tek başıma kalacağım.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...