8 Nisan 2016 Cuma

BLW Anneanneyi Rezil Eder

Blw'yi Ecem'le öğrendiğimizde annem şoka girdi. Çünkü Ecem kirleniyordu. Etrafı hiç hesaba katmıyorum bile.

Vıcık vıcık, çenesinden süzülerek yiyordu evde yemeğini. Böyle olunca dışarıda da aynı şekilde yemek istiyordu. Eh misafirlikte, kahvaltıda oluyoruz. Ben eline verince annem geriliyor. Dışarıda olunca yerdekilere bakmaktan yemek yiyemediğini bile biliyorum. Garsonlara özür dilerim demekten helak oluyordu. Mekandan çıkmadan önce güzelce yerleri ıslak mendille silip çıkıyorduk. Hoş aynı şeyleri bende yapıyorum. Garsonlara bin kere "Kusura bakmayın." diyorum ve mama sandalyesini falan silip hesabı ödüyorum.

Birde Ecem önlük takmak istemiyordu. Giydirdiği tertemiz kıyafetler kirleniyordu, ne kadar elini yüzünü yıkasak da son ne yediyse o kokuyordu. Oradan kim bilir nereye gideceğiz. Kadıncağız kendi kendine stresse giriyordu. 

Hiç bıkmadan usanmadan "Böyle yemek mi yenir? Çocuk yamyamlar gibi parmaklarıyla yiyor. Böyle dökmek olmaz." dedi durdu. Bir gün kayınvalidem de isyan etti. "Biz çocuklarımızı sıkıştırırdık bacaklarımızın arasına kaşıkla yedirirdik." dedi. 

Ama ben ikisini de pek takmadım. Ecem yerken ikisinin ortalığı toplarken ki hallerine güldüm geçtim. Sonucunun bu kadar iyi olacağını o zaman pek tahmin etmiyordum onu itiraf edeyim. Onlar hele hiç tahmin etmiyordu. Annem "Çocuk yemek yemeği öğrenemeden okula gidecek." diyordu. Şimdi Ecem kendi kendine hiç dökmeden yiyorsa o zaman ki dökmelerine borçlu. Şimdi herkes mutlu. 

Cesaretin sırası Burak'ta. Onlarda alıştılar. Bu sefer böyle konuşacaklarını hiç düşünmüyorum. 

Annemle yaşadığımız bir anımızı yazmak istiyorum. Ecem'in Anneannesini rezil ettiğinin kısa hikayesi bu;

Ecem 17 aylıktı. Bayram ziyaretine çok titiz bir akrabamıza gittik. Ama Teyze öyle böyle titiz değil anlatamam. Bahar temizliği 2 ay sürüyor. Gelini o temizliğe başladığında evi falan terkediyor kız. Bahçelerinde büyük bir fırınları var. Her yemek pişirdiğinde o fırını kireçliyor. O derece yani. Annem biz gitmeden beni tembihledi. İkram edilenleri benim yedirmemi istedi. Bende "Tamam." dedim. Anlıyorum annemi de zor durumda kalıyor. Biliyorum o teyze bize bir şey demeyecekti ama içi gidecekti kadıncağızın. 

Neyse biz gittik. İçimden dua ediyorum çok dökülecek saçılacak bir şey olmasın diye. Teyze döktürmüş. Sarma vardı. En sevdiği şey Ecem'in. Benim elim ayağıma dolaştı. Ecem " Elime ver." diye ağlıyor. Annem hemen olaya müdahale etti "Hadi biz Ecem'e dışarıda yedirelim." dedi. İnsanlar ısrar ediyor "Aman Yelda'cım döksün, önemli değil." diyorlar ama annem daha ısrarcı olunca bir şey diyemediler. 

Bahçeye çıktık. Ecem özgür bir şekilde koştururak sarmaları yiyor. Her yer pırıl pırıl. Sanki dergilerden fırlamış gibi bahçe. Yerlerde bir tane çöp yok. Annemle aramızda konuşuyoruz. "Anne yerler de karınca bile yok. Bizim Urla'da her yerde karınca kaynıyor. Karıncalardan korunmak için ne ilaç kullanıyorlar." diye konuşuyoruz. Ecem tabi döküp saçıyor pirinçleri. Bir anda karıncılar çıkmaya başladı ortaya. Anladık ki öyle titizler ki karınca yiyecek çöp bulamıyor bahçede. Temizleyemiyoruz da. Karo taşların arası açık pirinçler aralara düşmüş. Kaderimize küsüp sarmalarımızı yedik. 

Gitmemize yakın Ecem  karıncaları göstererek "Anne bak bak!" dese de arkamıza bakmadan evimizin yolunu tuttuk. 

İşte gel zaman git zaman annneanne bu duruma alıştı ama bir de ona sorun ne çileler çekti kadın. Şimdi döküp saçma macerası yaşatma sırası Burak'ta. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...