Doğum hikayemin devamı :) (Part 1 okumak için)
Tam 7 saat oldu ama bende hiç bir değişiklik yok. Hala koridorda yürüyordum ve sancım 2 dakikada bir geliyordu. Pik yapıyordu 160-180-190. Annemler yemeğe gitti, eşimde dahil. Eşim hatta bir ara bir kaç saat ortalıkta görünmedi. Kendini Alsancak sokaklarına vurmuş. Dolaşmış durmuş. Ailenin tüm fertleri Alsancak’ın dört bir yanına dağılmış. Ne yapsın insanlar ben doğuramıyorum ve çok canım acıyor. Görmeye dayanamadılar.
Dayanamamaya
başladım. Gözümden yaş geliyordu artık. Çektiğim sancıyı görmesinler diye
odadan da çıkmıyorum. Eşim dayanamadı en sonunda ebeyi çağırdı. Ebe beni görür
görmez anestezi odasına götürdü, belimde kateter açılması için. Kateteri
takabilmeleri için kıpırdamam lazım. Ama olmuyor. Çünkü sancım sık geliyordu.
En sonunda takıldı. İnatla epidurali olmadım. En fazla 15 dakika daha
dayanabildim. Epidural 15.30 verilmeye başladı. Sadece tek bir doz. Çünkü
açılmam sadece 3 cm’di. Yani doktorum geldiğinde sezeryana girme ihtimalim çok
yüksekti
Nstye
bağladılar tekrardan. Odanın içerisini kızımın kalp atışları dolduruyordu. Ne
müthiş bir ses bu böyle. Sadece bir kaç saat sonra kucağım da olacaktı. Bu
sırada göstergeyi inceliyordum. Bir ara 200e bile çıktı. O an iyi ki epudurali
vermişler dedim. Epidurali bulan adama dua etmeye başladım. Şimdi de söylüyorum
iyi varsın epdurali bulan adam. Görüyorsun yükseliyor, sıcaklıkta var ve en son
kasılıyorsun ama acı yok. Ne müthiş bir şey.
Bacaklarımı
hissetmeye başlayınca tekrar yürümeye başladım. Herkesteki endişe artmıştı. Çünkü
saat 5 olmuştu. Baktım olmayacak Kordon'a yolladım herkesi. Evet, eşimi de
yolladım. Benim acım oldukça benden daha çok acı çekiyormuş gibiydi. Birde bira
içmesini söyledim. Yanımda bir tek annem, kardeşim ve kayınvalidem kaldı.
Tekrar
muayene ettiler. Açıklık 4 cm olmuştu. Sadece 2 cm kalmıştı. Doktorumun gelmesine
daha 1 saat vardı. O arada öğrendim ki öğrendim ki Alsancak’ta elektrikler
kesildiğinden ve bende değişiklik olmadığından doktorum biraz geç kalacaktı.
Acayip sevindim. Evren benden yanaydı. Normal doğum yapacağım.
Benle aynı
anda hastaneye gelen diğer hamileler koridorda dolaşıyor, gelen gideni uğurluyor.
Ben hala koridorda hababam yürü, başka bir faaliyet yok.
Saat 19.00.
Kaçınılmaz dakikalar geldi doktorum geldi. Doğum odasına aldılar beni. Yine
kendimden çok emindim kesin 6 cm açıklığım olduğuna. Dediği her şeyi yaptım
sonuçta açılmamıştır muhakkak. Muayene ederken yüzüne bakıyorum. Yüzü bozuldu.
Her ifadesi değişti.
“Açelya,
artık yapabilecek bir şey yok. Ameliyathaneyi hazırlayın, sezeryana alıyoruz”
dedi. Ben istemiyorum diyemedim. O ana kadar güvendiğim, sözünden hiç
çıkmadığım doktorumu ezemezdim. Bu güne kadar benim hakkımda doğru karar veren
biri mutlaka benim için bildiği vardır.
Doğumhaneden
çıktım. Herkes gözümün içine bakıyor. Doktorum ben çıkmadan açıklama yapmış
zaten. Odaya aldılar giydirmeye başladılar. Deli gibi ağlıyorum. İnadım
kırılmıştı. Kızım inadımı daha doğmadan kırmıştı. Eşim, annem, babam, kardeşim
herkes ağlıyor. Hasta bakıcıların bile ağladı. Herkes mücadelemi gördü. Ebemin
bile gözleri doldu. “Fotoğraf makinasını unutmayın” diyorum. Hemşirelerimden
biri “Sen merak etme. Biz çekeceğiz senin fotoğraflarını.” Dedi. Rahatladım.
Çünkü hep planımız normal doğuma gireceğimi düşündüğümüzden eşim
fotoğraflarımız çekecekti. Güzel anlar paylaşacaktık.
Bu arada
anestezi uzmanı kız fotoğrafımı çekmeye başladı. “Çok güzel fotoğraflarını
çekeceğim merak etme” diyordu. Gözlerimi kapadım ve beklemeye başladım.
Ebem bağırdı.
“19.55 Ecem bebek doğdu”. Beklediğim sağlıklı ağlaması geldi “Annieee” diyeı.
Ağlamaya başladım. Yanıma yaklaştırdılar kokladım. Her halde ağladığına
sevineceğim başka bir zaman olmaz.
40 hafta 5
günlük hikâyem bitmişti. Artık hamile değildim anneydim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder