14 Mayıs 2015 Perşembe

Mucize'nin Gebelik Günlüğü : Son 3 Ay

Artık 28. haftayadayım. Son 3 ay son trimestera  girmiş bulunmaktayım. Zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Sanki Mucize'min gelişini yeni öğrenmiş gibiyim. Çok heyecanlıyım, şaşkınım ve itiraf edeyim korkuyorum.



İkinci bir ses, neşe daha. Nasıl olacak, bana ne yaşatacak? O ameliyata rağmen sütüm olacak mı? Ecem'i emzirirken yaşadığım sıkıntıları yaşayacak mıyım? Sağlıklı olacak mı? Ecem kıskanacak mı? Daha bu sorular listesi uzayıp gidiyor. Biliyorum ki hiç bir şey endişelendiğim gibi olmayacak. Tabi ki sinirleneceğim, üzüleceğim, ağlayacağım. Büyüdüklerini, anlaştıklarını ve mutluluklarını görünce bu endişelerin hepsi yok olacak.

Geçtiğimiz haftanın en büyük olayı Burak'ı görüş günüydü. 4 haftada çok büyümüş. Şükürler olsun ki herşeyi normal ve seyirinde. Ailemizin genetik özelliklerini taşıyor büyük baş ve koca dudaklar. Ecem'in aynısı. Ultrason muayennesinin ayrıntısına girmeyeceğim. Çünkü son trimesterde dikkat etmem gereken çok şey vardı.

Doktorumuzun odasına girdiğimizde doktorumuz dikkat etmem gerekenleri sıralamaya başladı. Bu önerileri sıralarken doğuma ne kadar az kaldığını anlamış oldum.

İlk cümlesi doktorumun şuydu "Artık seni yavaşlatmalıyız.Artık bebeğin ve sen bizim için yüzde 50 önem teşkil ediyorsunuz" Bu pek mümkün olmadığını biliyorum. Ben zaten yavaş olabilecek bir insan değilim. Ecem de işin içinde olunca hiç mümkün değil.

İki kolla en fazla 14 kilo taşıyabilirmişim. Hareketli nesneler taşımamılıymışım. Hareketli nesne dediği Ecem :) Otururken kucağıma almam gerekiyormuş. Bu çok mümkün olmuyor. Onu kucağıma alamama nedenlerimi anlatsam da yaşından dolayı anlamıyor. Onu şuçlamadan anlatıyorum. Çünkü onun bir suçu yok sorun bende. Neyse ki son 3 ay.

Geçen ay olduğu gibi oturuş ve duruş pozisyonuma dikkat etmeliydim. Normal insanlara göre öne doğru daha eğik duruyorum. Yaşarken farketmiyorum ama ağırlık merkezim değişmiş durumda. Otururken sırtımı koltuğa tam dayamalıymışım ve ayakalarımın ikiside tam yere basmalıymış. Duruş ve oturuş pozisyonum bel ve sırt ağrılarımın azalmasına yardımcı olacak.

Yavaşmaylıyım ama yürüyüşlere devam. Çünkü yürüyüşler vücuttaki kan akımını sağladığından şişmelerimi önleyecek ve doğumu kolaylaştıracak. Ecem'i sezeryan doğumla doğurduğum için benim için çok etkili değil ama yinede faydasını kilo almayarak göreceğime eminim.

Mümkün olduğu müddetçe ayaklarımı otururken yüksekte tutmalıymışım. Ödem oluşturacak yiyeceklerden uzak durmalıymışım. Aşırı tuzlu gıdalar ve pilava veda etmeliymişim. Zaten ben bunlara dikkat ediyorum. Tuzu neredeyse hiç tüketmiyorum. Pilavı da 3 aydır neredeyse hiç yemiyorum. Ayaklarımda ve ellerimde eğer aşırı bir şişme hissedersem hemen doktorumu aramam gerekiyormuş. Çünkü bu tarz bir durum yüksek tansiyonun belirtisi olduğundan bebeğimi ve ben tehlikede olabilirmişiz.

Yaz geldiği için karnımın güneşi direk almaması gerekiyor. Küçük bir şemsiyenin altında değil kocaman bir gölgenin altında oturmam gerekiyor. Denize ya da havuza yakın bir şekilde oturupta ben gölgedeyim nasılsa dememeliymişim. Her yaz böyle cıs cıvlak çok yanmışlığım vardır zaten :))

Dışarı çıkarken mutlaka yüksek koruyucu güneş kremi kullanmalıymışım. Erkek bebek hamilesi olduğumdan Burak'ın salgıladığı testestrondan cildim nasibini alıyormuşum. Eğer korumasız güneşe çıkarsam özellikle yüzümde kalıcı lekeler oluşabilirmiş. Zaten cildim hassas, yüksek korumalı kremi malayla sürüyorum güneşe maruz kalacak yerlerime. Bu yazı lekesiz atlatayım ne olur??

Son güne kadar deniz ve havuza rahatlıkla girebilirmişim. Yarım saat yapacağım yürüyüş denizde yaptığım 10 dakikalık yürüyüşe denk geliyormuş. Hem vücut sıcaklığımı dengelememi sağlarmış. Çünkü normal bir insandan 4-5 derece daha yüksek hissediyormuşum sıcaklığı. O yüzden leş gibi terleyen hamileler görürseniz yaklaşmayın. Patlamaya hazır bomba gibi oluyoruz.

Artık Burak doğduğunda dışarıda ki dünya da yaşayabilecek yapıya sahip. 28- 33. haftalar arasında akciğer geliştirici ilaçlar kullanması ve ısı ayarının oluşması için küvezde kalması gerekiyor. Yani ben eve onsuz gitmem gerekiyor.

34- 36 haftalar arasında akciğer gelişimini tam olarak tamamlayacağından yine doğarsa küvezde kalması gerekecek. Yine ben eve dönüp onsuz günler geçirmek zorunda kalacağım.

36-38 haftalar arasında doğarsa yine küvez kalması gerekebilecek. Çünkü daha vücudundaki ısı ayarını yapabilecek yapıya sahip değil. Ben yeni doğan ünitesinin kapısında nöbet tutan annelerden biri olacağım.

38 haftadan sonra doğarsa küveze girme ihtimali düşük ama ısı ayarını yapayabilirmiş. Yine de minik oğlumla eve dönme ihtimalim çok yüksek.

Doktorum Burak Bey'in dediği cümle aynen şu "Ben senin sağlıklı bir gebelik geçirdiğini ve sana sağlıklı bir gebelik yaşattığımı düşünmem için bebekle seni sağlıklı bir şekilde birlikte eve göndermem gerekiyor" dedi ve sıralamaya başladı erken doğumun belirtilerini.

Aynı anda iki kasıkta oluşan kasılmalara dikkat etmeliyim. Bu kasılmalar karında yayılan sıcaklık, karında oluşan sertlik ve belirli aralıklarla tekrarlıyorsa bu erken doğum belirtisiymiş. Bu ağrılar "Gün Ağrıları" ile çok karışırmış. Aralarındaki en önemli fark gün ağrıları sistematik olmazmış. Bir gün böyle bir ağrı olup bir kaç gün olmazmış. Fakat doğum sancıları belirli aralıklarda ve aynı şekilde gerçekleşirmiş. Eğer yarım saat içinde 10 dakikada bir bu tür sancım olursa hemen doktorumu aramam gerekiyor. Çünkü Burak yola çıkmış geliyor demek. Sancının ne demek olduğunu Ecem'de iyi bir şekilde öğrendim. Karıştırmam diye düşünüyorum

İkinci olarak halk arasında "Nişan Gelmesi" olarak bilinen kırmızı yada kahverengi mukusumsu bir akıntım varsa "Hoşgeldin Burak" dememize az kalmış demek oluyor.

Üçüncü olarak da iki bacağımı ıslatacak şekilde bir akıntım olursa bu suyumun patladığını gösteriyor. Bu dönemde akıntım çok olacağından karıştırmamam gerekiyor. Biliyormusunun Ecem'i doğurmaya çalışırken suyum gelmişti. Bunu bir hamilenin anlamaması mümkün değilmiş gibi geliyor. Çünkü istemsiz işiyormuşsunuz gibi oluyor. Bacaklarınızdan aşağıya bir anda iniyor.

Doktorumuz "Senin ikinci gebeliğin olduğundan ve tecrübeli olduğundan bu belirtiler olduğunda hemen doğurmayacağını biliyorsun. Gece 2 bu belirtilerden herhangi biri oluştu beni arıyorsun. Benim yönlendirmemle hastaneye geçiyorsun." dedi. "Geç geç Burak'çım ben bunlar yaşadım." der gibi baktım herhalde adam bunu deme isteği duydu.  Bir tek nişanım gelmemişti. Zaten diğerleri de suni sancının etkisiyle hastanede doğurmaya çalışırken gelmişti.

Tecrübeliyim ben biliyorum falan diyemeyeceğim. Şimdi bunlardan birini yaşarsam panik yapabilirim itiraf edeyim. İnşallah bu da randevulu bir şekilde doğar :D .

Gelelim son dikkat etmemiz gereken konuya cinsel hayatımız. Avrupa ve Amerika'da hamilelikte aktif cinsel hayat son haftalara kadar devam etmesini istiyormuş doktorlar. Özellikle 37. haftadan sonra yapılan seks normal doğumu kolaylaştırdığını söyleniyormuş. Ama Türkiye'de yeni doğan ünitelerin azlığı ve yetersiz hastanelerden dolayı doktorlar belirli haftadan sonra yasaklamak zorunda kalıyorlarmış. 28 haftadan sonra memelerin uyarılması kesinlikle yasak. Çünkü süt bezlerinin uyarılması erken doğumu tetikleme ihtimali var. Erken doğumu tetiklemekten korktukları ve bebeğin hayatını riske attığından dolayı 34 hatta 30. haftadan sonra seks yapmak yasak.

Farkındayım çok miş'li muş'lu yazdım. Bu yazdıklarımın hepsi doktorumun bana koyduğu ve dikkat etmememi söylediği kurallar. Hamile ya da hamile kalmayı planlıyor iseniz kulağınıza küpe olsun.

Süt Anne Açelya.

Mucize'nin Gebelik Günlüğünin diğer yazılarını okumak için tıklayın.

Yazıda bahsettiğim Ecem'in doğum hikayesini okumak isterseniz tıklayın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...