28 Temmuz 2016 Perşembe

Ben 50 Yaşındayken Bu Gün


Sıcak çok sıcak. Uyuya kalmışım güneşin altında. Gözlerimi açarken göz kapaklarımda parlayan ışıkları izliyorum. Öyle yanmışım ki göz kapaklarım birbirine yapışmış sanki. Şezlongun üzerine, başım yamuk bir şekilde uyumuşum.

Boynum tutulmuş. Kaç saattir böyle uyuyorum ki. Eh bira mı o? Iggyy! Bu biradan anladığım kadarıyla en az 1 saattir güzel bir uyku çekmişim.

Kumda geniş kollu, uzun bacaklı, hafif göbekli, yürüdükçe hareket eden gür saçlı kumral  bir oğlan bana doğru yürüyor. Gözlerimi tam açamadığımdan ve güneşin parlamasından seçemiyorum. İşte yüzüne büyük gelen gözler. 

Burak.


Kaç sene geçmiş? Bana hala onun hayatımda olması masal gibi geliyor. Bir bakayım kaç sene geçmiş. Ellerimde annemden hatırladığım lekeler var. Siyah siyah puantiyeler. Bir dalmaçyalının patilerini andırıyor. Birazda üstleri buruşmuş. Annemin o ellerine bayılırdım hep. Tırnaklarımı yeme alışkanlığımı kaybetmemişim. Ama keyifliyim bu ara. Çünkü manikürlüler. Eh hafif kiloluyum. Menopoza girmişim belli. Genetik... Ohh hiç kesintisiz 5 ay denize girebiliyorum yani. Şükür!

Koca gözlü seyrek uzun kirpikli güzel çocuk iyice yaklaşıyor yanıma. Yanağıma bir öpücük “Hatun tüm doğum günümü uyuyarak geçirdin. Uyanda girelim denize. Seni bekliyoruz.” diyor. Uzaklaşıyor. İçimden "Beni öyle uykusuz bıraktınız ki şimdi uykuya doyamıyorum." diye geçiriyorum. 

Ne dedi!

“Hatun!”

 Bana “Hatun.” diye hitap ediyor. İstediğim arkadaş canlısı anneye ulaşmışım. Başı sıkışınca akla gelen “Annecim”, “Aniş” ifadelerini aşıp değişik şekillerde seslenebiliyor. Çok büyük, ürkütücü resmiyetimeyiz yok aramızda. Süper! Kanka olup beni denize getirdiğine göre beni çok seviyor demek ki.

Herhalde 18 yaşına giriyor.

Çok yakışıklı olmuş. 1 yaşındaki deniz korkusunu da aşmış. Ay bunu söylemeyim de “Yine başladın eskileri anlatmaya.” deyipte gözlerini devirmesin.  

Yerimden kalkıp, kızmış kumlarda adımlamaya başlıyorum. Sahil kalabalık. En sevdiğim deniz; Boyalık. Denizde güzel bir ölü dalga var. Ah seviyorum bu halini. O dalgalardan hiç etkilenmeyen kumlara hayranım.

Yanında Burak’tan biraz kısa bir kız var. Orta kesim saçlı, kumral bir kız. Bacakları sıkı ve basenli. Ecem… Belli ki benim gibi sıkıntılı. Uzadıkça saçları orta boyda  kestiriyor. Badem gözleriyle göz göze geliyoruz. Büyük dudaklarıyla bana gülümsüyor.

Karşımdaki bekleyişin aklımda fotoğrafını çekiyorum. Onları özlediğim günler için bebekliklerinden beri bazı anları aklıma kazımaya çalışıyorum. İşte o güzel anlardan biri daha…

Birbirlerine dayanmışlar beni bekliyorlar. Gülüşüp, etrafta olanlarla ilgili gülüşüyorlar. Biliyorum çünkü babalarıyla ben hep böyleyim.  Aralarındaki tartıyı iyi ayarlamışım. Bana bakışlarından yakalıyorum. İkisi birden “Hadi” der gibiler. Demek ki ortak noktaları var. Yuppi!

Anne değil arkadaş olmuşum. Hakim değil uzlaşmacı olmuşum.

Bir zamanlar  “Aman büyüyünce yesinler birbirlerini.” tavrım o anlıkmış. Zaten tahmin ediyordum öyle olacağını. Büyük büyük konuşup, küçük küçük yutkundum yıllarca… Hem onlar kavga ederken karışmasam çatlardım.

Yanlarına yaklaşınca Ecem bir anda denize koşup dalıyor. Çıkınca bizi ıslatmaya başlıyor. Burak’la ikimiz kendi etrafımızda koşuşup dalıyoruz denize.

Arkadan bir ses duyuluyor.

“Bensiz ha!”

Yüzünü havlunun izi kaplamış, saçları hep aynı kısalıktaki Cem. İçim ürperdi bir anda. Of! Hala 25 yaşındaki halim kadar seviyorum onu. Tam tamına çeyrek asır geçmiş aradan ama heyecan aynı.

Ecem her zaman ki gibi heyecandan çığlık çığlağa bağırmaya başlıyor. Birbirimizi ıslatmaya, tepişmeye başlıyoruz. Tüm sahil gürültümüzle yankılanıyor. Eh hep böyle gürültücü tiplerdik biz. Bakışlara aldırış etmeden devam ediyoruz eğlencemize.

Mutluyuz. Hep ilk baştan beri istediğim gibi.

Not: 50 yaşıma geldiğimde böyle bir gün hayal ediyorum hep. Uyumadıklarında, üzdüklerinde, bana sarıldıklarında, çok gürültü yaptığımızda bu güzel günleri düşlüyorum. Özlemli günler için anılar fotoğraflıyorum aklımda. Evet çok hayalciyim biliyorum. Ama ben ne hayal kurduysam oldu. Düştüğümde hep hayal kurdum. Beni elimden tutan düşlediklerim oldu.

Bugün Burak 1 yaşına girdi.

Tek duam “Allah’ım verdiklerin için teşekkürler.”






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...