Son düzlüğe girdik artık. Tahmini doğum tarihine 10 hafta kaldı. Doğum iznine ayrılmama da 2 hafta kaldı.
Artık sandalyede uzun süre
oturamıyorum. Bir ders saati bile uzun süre benim için bu aralar. "Kalk
dolaş. " diye geçiriyorsunudur bu serzenişimin üzerine içinizden ama ne
mümkün A dostlar!
Gebeliğin yan sanayi ürünleri
herkeste ayrı ayrı ortaya çıkıyor. En çok duyulan, yaşanılan ödem, elde ayakta şişme,
kramp, ne bileyim mide yanması vs. değil mi? Yok anacım ben de her şey
essiz benzersiz. Hiç duydunuz mu " Çatı Ağrısı" diye bir şey? Duymadıysanız
hiç şaşırmadım zira ben de kendimden duydum ilk olarak 😁
" Çatı Ağrısı
" denilen bu zalim arkadaş tüm pelvisi, leğen kemiğini kapsayan bir ağrıdır.
İlk gebeliğimde daha fazla yaşamıştım sanki. Eşimin deyimiyle "
Teletubbies ( Teletabiler ) " gibi yürüyorum bir süre ya da taze sünnetli çocuklar
gibi. İlk gebeliğimde otururken bir sorun yoktu ama ne zaman ayağa kalkıyorum
işte o zaman başlıyor tiyatro. Eyvah eyvah! Tutulmuş tüm leğen kemiğim. Yürüyemiyorum
sanki. Yürüdükçe açılıyor Allah'tan yoksa halim harap. Bu sefer otururken,
yatarken, yürürken ayrı ayrı şekiller de acı veriyor bana. “Ayy, uyy” demeden
hareket edemiyorum gayri ihtiyari. Bu durumun sebebi oynar eklemli olmayan leğen
kemiğinin genişleyerek kendini doğuma hazırlamasıymış. Sabit kemikler
genişledikçe de acı veriyor haliyle. İlk gebeliğimde nasıl da sevinmiştim. Bu
oluyorsa kesin normal doğuracaktım yaa var mı başka seçenek. Ah ben ahh. Bu ilginç
ağrı, sancı sonrası normal de doğuraydım iyiydi. Çektiğime değseydi. Şimdi
sakinim nasılsa sonuç az çok belli.
Ders boyu
oturup tutulunca öğretmenler odasında uzatıyorum hemen ayaklarımı. 10 dakikalık
teneffüs de olsa iyi geliyor. Öğretmenler odasında yerim her zaman hazır. Başkası
oturmuş olsa bile ben gelince hemen kalkıp yer veriyorlar, sağ olsunlar. Okulda
değerim arttı. Hatta tek çocuklu arkadaşların başına ekşiyorlar. "Bak
Sinem'e örnek al, doğur bir tane. " deyiveriyorlar. Tek çocuğu olanın
pişmanlığı ya da çok çocuklu olanların memnuniyeti söyletiyor bunu onlara.
Her
sene bir gebe var mutlaka okulda. Doğurgan yaşlarımız bitene kadar da bu böyle
gider herhalde. O zaman yerimizi gençlere bırakırız. Yapılan uyarıların ise yarayıp
yaramadığı da seneye anlaşılacak. Ben doğurup sıramı savayım, sonra seslenirim
ortaya " Sıradaki! " diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder