8 Haziran 2016 Çarşamba

Kim Bu Mucizenin Günlüğü 30. Hafta

 
    Son düzlüğe girdik artık. Tahmini doğum tarihine 10 hafta kaldı. Doğum iznine ayrılmama da 2 hafta kaldı.

       Artık sandalyede uzun süre oturamıyorum. Bir ders saati bile uzun süre benim için bu aralar. "Kalk dolaş. " diye geçiriyorsunudur bu serzenişimin üzerine içinizden ama ne mümkün A dostlar!

       Gebeliğin yan sanayi ürünleri herkeste ayrı ayrı ortaya çıkıyor. En çok duyulan, yaşanılan ödem, elde ayakta şişme, kramp, ne bileyim mide yanması vs. değil mi?  Yok anacım ben de her şey essiz benzersiz. Hiç duydunuz mu " Çatı Ağrısı" diye bir şey?  Duymadıysanız hiç şaşırmadım zira ben de kendimden duydum ilk olarak 😁

         " Çatı Ağrısı " denilen bu zalim arkadaş tüm pelvisi, leğen kemiğini kapsayan bir ağrıdır. İlk gebeliğimde daha fazla yaşamıştım sanki. Eşimin deyimiyle " Teletubbies ( Teletabiler ) " gibi yürüyorum bir süre ya da taze sünnetli çocuklar gibi. İlk gebeliğimde otururken bir sorun yoktu ama ne zaman ayağa kalkıyorum işte o zaman başlıyor tiyatro. Eyvah eyvah! Tutulmuş tüm leğen kemiğim. Yürüyemiyorum sanki. Yürüdükçe açılıyor Allah'tan yoksa halim harap. Bu sefer otururken, yatarken, yürürken ayrı ayrı şekiller de acı veriyor bana. “Ayy, uyy” demeden hareket edemiyorum gayri ihtiyari. Bu durumun sebebi oynar eklemli olmayan leğen kemiğinin genişleyerek kendini doğuma hazırlamasıymış. Sabit kemikler genişledikçe de acı veriyor haliyle. İlk gebeliğimde nasıl da sevinmiştim. Bu oluyorsa kesin normal doğuracaktım yaa var mı başka seçenek. Ah ben ahh. Bu ilginç ağrı, sancı sonrası normal de doğuraydım iyiydi. Çektiğime değseydi. Şimdi sakinim nasılsa sonuç az çok belli.

          Ders boyu oturup tutulunca öğretmenler odasında uzatıyorum hemen ayaklarımı. 10 dakikalık teneffüs de olsa iyi geliyor. Öğretmenler odasında yerim her zaman hazır. Başkası oturmuş olsa bile ben gelince hemen kalkıp yer veriyorlar, sağ olsunlar. Okulda değerim arttı. Hatta tek çocuklu arkadaşların başına ekşiyorlar. "Bak Sinem'e örnek al, doğur bir tane. " deyiveriyorlar. Tek çocuğu olanın pişmanlığı ya da çok çocuklu olanların memnuniyeti söyletiyor bunu onlara.

           Her sene bir gebe var mutlaka okulda. Doğurgan yaşlarımız bitene kadar da bu böyle gider herhalde. O zaman yerimizi gençlere bırakırız. Yapılan uyarıların ise yarayıp yaramadığı da seneye anlaşılacak. Ben doğurup sıramı savayım, sonra seslenirim ortaya " Sıradaki! " diye.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...