27 Ekim 2015 Salı

Ege +1 : Ekim Ayı Down Sendromu Farkındalık Ayı Farkında Mısınız?

Ege+1: Down Sendromu Farkındalık Ayı

Ekim ayı, Down sendromu FARKINDALIK ayı.

10 Ekim’de yaşadığımız felaketten sonra Down sendromu konusundaki farkındalığımızın ne kadar hükmü kaldı diye düşünebilirsiniz belki. Farkında olmamız gereken çok daha acil konular var, doğru. Ama acısıyla tatlısıyla hayat devam ediyor. Çocuklarımız büyümeye devam ediyor ve eğer biz onlara güzel bir ülke bırakmak istiyorsak onları doğru şekilde yetiştirmeye de bir yandan devam etmek zorundayız. AnKARA’da yaşanan patlamadan sonra bu yazıyı yazmak benim için de hiç kolay değil emin olun. Ama yapmazsam başta oğluma ve bugüne kadar koşulsuz şartsız, severek ve isteyerek savunduğum Down sendromu camiasına bir anne olarak haksızlık etmiş olurum diye düşünüyorum. O yüzden Ekim’in sonuna yetiştirebilmiş olsam da bu yazı bir FARKINDALIK yazısı.





FARKINDALIK, farkında olma hâli demek. Bana sorarsanız bir hâl olmanın ötesine geçmesi gereken bir durum. Oturduğumuz yerden farkında olmak ne bizim, ne çocuklarımızın ne de Down sendromlu kişilerin hayatında bir değişikliğe yol açmıyor. O farkındalıkla bir adım atarsak işte o zaman FARKINDALIK sözcüğü tam anlamına kavuşmuş oluyor.

Geçenlerde Ege ile birlikte bir pastanede oturuyorduk. Bizden önce gelmiş orta yaşlı iki teyze vardı. Biz oturduk, siparişimizi verdik. Dönüp birkaç kez Ege’ye baktılar. Birkaç kez de bana baktılar. Kendi aralarında konuşuyorlar. İki masa falan var aramızda ama FARKINDA değiller ki ben onların dudaklarını okuyabiliyorum. Biri diğerine ‘Çocukta bir tuhaflık var, değil mi?’ diye sordu. Öbürü de Ege’ye bir kez daha baktı. ‘Hmm, evet.’ dedi. Evet, bir tuhaflık var ama benim oğlumda değil. Ben nasıl farklılıklara saygı istiyorsam onların da istediği gibi konuşma özgürlüğü var mı? Evet, var. Ama haksızlık ederek ve kırarak değil. Bana dönüp içtenlikle bir gülümsemeleri birebir aynı cümleleri kullansalar bile daha anlayışla yaklaşmamı sağlayabilirdi. Onlar sadece oğlumun FARKLI olduğunu gördüler, biraz yadırgayıp biraz acıdılar belki. Hepsi bu. Ama FARKINDALIK, bu değil !!!

Geçtiğimiz ay evimizi şehir merkezinden biraz uzağa taşıdık. Bu nedenle de artık özel eğitim seanslarından sonra Ege’yi gönderecek bir kreş arayışına girdim. Kreş arayışım ve o süreçte yaşadıklarım başka bir yazının konusuydu aslında ama FARKINDALIK söz konusu olunca o konuya da bir girizgâh yapayım istedim.

Kreş fiyatlarının fahişliğinden ve ileri sürdükleri ön koşullardan zaten hiç bahsetmiyorum. Çalıştığım kurumun anlaşmalı olduğu bir kreş var. Oğlunu oraya yollayan arkadaşımdan Ege için bilgi almasını rica ettim. Özel eğitime gitmesi gerektiğini ifade ederek Ege’yi alamayacaklarını söylemişler. Durumdan bu kadar uzaklar ne yazık ki çocuklarımızı yetiştirenler. Ege, zaten özel eğitime gidiyor. Bu bir bahane değil ve asla olamaz! O gün arabama binip bağıra bağıra ağladım uzun zamandır ilk kez. Okul çağı geldiğinde yaşayacaklarımı aşağı yukarı tahmin ediyorum maalesef. Şimdiden de kendimi bunlara hazırlamaya çalışıyorum. Ama açıkçası daha 2,5 yaşındayken, yarım gün gideceği bir kreşte bile bunun karşıma çıkacağını düşünmemiştim. Nihayetinde özel gereksinimli olmayan 2,5 yaşındaki bir çocuk da kreşe gidip atom parçalamıyor. CERN değil orası. FARKINDALIK da bu değil !!!

Bu esnada özel eğitime gittiğimiz kurumda bizden sonra derse giren, Down sendromlu oğlu olan bir aile var. Ders giriş çıkışlarında annesiyle sohbet ediyoruz. O Ege’yi seviyor, ben onun tatlı oğlunu seviyorum. Derken bir gün söz, kreş arayışıma geldi. Ben buraya çok yakın bir kreşte eğitim koordinatörüyüm, dedi. ‘Biz, Ege’yi seve seve alırız.’ O hafta duyduğum en güzel cümleydi sanırım bu. Sonrasında gittik, görüştük. Ege’yi de çok sevdiler. Şu an oğlum, özel gereksinimli olmayan çocuklarla birlikte aynı sınıfta. Gün içinde arayıp durumuyla ilgili bilgi alabiliyorum. Kreşin eğitim koordinatörü de sağ olsun Ege’yi kendi oğlu gibi takip ediyor, bana haber veriyor. FARKINDALIK bu mudur? Evet, FARKINDALIK budur! Eğitim koordinatörü de kreşin yöneticileri de çok sıcak ve pozitif yaklaştılar bize. Haklarını ödeyemeyiz AMA… ‘Ama’sı var ne yazık ki! Çünkü ben biliyorum ki aynı durumda olan bir anne ve eğitim koordinatörüyle bir şekilde karşılaşmasaydım belki de hâlâ kreş arıyor olacaktım. Aynı durumda olan insanların birbirini anlıyor olması FARKINDALIK değildir, olsa olsa EMPATİ’dir. Ama bu empatiyle durumu farkındalık hâli olmaktan çıkarıp eyleme geçirdikleri için bu, ayakta alkışlanacak bir FARKINDALIK örneğidir!




Kreşe başlar başlamaz Ege’nin özel eğitim öğretmeni Pervin Hanım, kreşe gelip oradaki öğretmeniyle tanışmak, Ege’yle ve eğitimiyle ilgili bilgiler vermek istediğini söyledi. Ben çok mutlu oldum. Kreşe bu isteğimizi ilettik. Onlar da memnuniyetle kabul ettiler. Pazartesi sabahı, Ege, ben ve özel eğitim öğretmenimiz hep birlikte kreşteydik. Kreşteki öğretmeniyle bir tanışma ve bilgi alışverişi toplantısı yaptılar. Pervin Hanım, bir iletişim defteri oluşturmak istediğini söyledi. Bu iletişim defteri, Ege’nin kreşteki davranışlarına ve başarılarına odaklı bir defter olacak. Kreş öğretmeni gözlemlediği olumlu ya da olumsuz davranışları oraya not edecek. Bunu özel eğitim öğretmeniyle paylaşacağız. Gerekmesi durumunda özel eğitim kapsamında olumsuz davranışlarına ortak bir çözüm, olumlu davranışlarına da uygun pekiştirmeyi yaparak ilerlemeyi planlıyoruz. Ayrıca özel eğitim öğretmenimiz, kreşteki eğitim planını bir ay öncesinde almamızın mümkün olup olmayacağını sordu. Böylelikle kreşte öğretilmesi planlanan becerileri bir ay öncesinden başlayarak Ege ile çalışacaklar ve bir sonraki ay kreşe gittiğinde Ege, zorlanmadan ya da başarısızlık hissine kapılmadan arkadaşlarıyla birlikte öğrenmeye ve pekiştirmeye devam edecek. Pervin Hanım, kreşteki sınıfında bulunan yardımcı öğretmenin birkaç özel eğitim seansına katılarak Ege’nin eğitimiyle ilgili fikir edinmesinin faydalı olacağı önerisinde bulundu. Kreş yönetimi de bu önerimizi memnuniyetle kabul etti. Bu pazartesi, yardımcı öğretmenimiz de bizimle seanstaydı. 

Özel eğitim öğretmenimiz Pervin Hanım’ın Ege’nin kreş hayatıyla, hatta dersten çıktıktan sonraki hayatının hiçbir kısmıyla ilgilenmek gibi bir zorunluluğu yok. Zorunluluktan yapmıyor zaten, bunu da biliyorum. Kreşe deneme amaçlı gittiğimiz ilk günün gecesi beni arayıp kreşte ilk gününüz nasıl geçti diye sorma mecburiyeti de yoktu. Ama aradı, sordu, benim yaklaşımımın nasıl olması gerektiğine kadar bana yol gösterdi. Bunu bir iş olarak görmenin çok ötesine geçmiş, öğrencilerinin her şeyiyle ilgilenen, ailelerine her konuda destek veren bir öğretmeni olması, Ege’nin en büyük şansı! Çocuğunuzu ve onun gelişimini, eğitimini en az sizin kadar düşünen biri olduğunu bilmek insana çok büyük bir güç veriyor. Oğlumun Pervin Öğretmeni’ne ne kadar teşekkür etsek yetmez, hakkını ödeyemeyiz biliyorum. İçtenliği ve Ege’ye karşı hassasiyetiyle kendisini ailemizin bir parçası gibi hissettiğimizi söylemeden de edemeyeceğim.

İşte bu, kelimenin tam anlamıyla, tüm harf ve hecelerinin hakkını vererek FARKINDALIK’tır. FARKINDALIK’ın ötesine geçerek özel gereksinimli öğrencilerinin her türlü ihtiyacını gözeterek BENİMSEME noktasına ulaşmış, muhteşem bir eğitmen örneğidir. Allah böyle bir eğitmen çıkardığı için Ege’min karşısına ne kadar şükretsem az! İyi ki sizi tanımışız Pervin Öğretmenimiz, Ege’nin henüz kısa olan eğitim hayatında başına gelen en güzel şeylerden biri sizsiniz!

Buraya kadar anlattıklarım bir şekilde bu işin içinde olan kişilere dair örneklerdi. Peki, bu işlerle bağlantısı olmayanlar, sizler bizim çocuklarımızın FARKINDA mısınız?

Siz, dışarıda Down sendromlu (ya da özel gereksinimli) bir çocuk/birey gördüğünüz de nasıl davranıyorsunuz?

Parkta çocuklarınızın özel gereksinimli çocuklarla oynamasına izin veriyor musunuz?

Çocuğunuzu gönderdiğiniz kreşte kaynaştırma öğrencisi var mı diye soranınız oldu mu hiç?

            FARKINDALIK, illa ki işi gücü bırakıp bu konunun savunucusu olmak demek değildir. Parkta çocuklarınızın özel gereksinimli çocuklarla oynamasına, ailelerine ‘Bir hastalığı mı var?’ diye sormadan izin veriyorsanız, gönderdiğiniz kreşe itiraz etmek için değil, çocuklarınızın gerçekten farklılıkları görmesi ve öğrenmesini istediğiniz için ‘kaynaştırma’ öğrencisi var mı diye soruyorsanız, özel gereksinimli bireylere toplumda yaşam ve iş alanı açmaya gayret ediyorsanız, bunları acıma duygusundan ziyade DUYARLILIK ile yapıyorsanız, o zaman FARKINDALIK adına bir adım atmış olursunuz. Yaşadığımız bu zor günlere rağmen çocuklarımıza FARKINDALIĞI yüksek bir ülke bırakmak dileğiyle…

            Hep söylediğim gibi GERÇEK DOSTLAR KROMOZOM SAYMAZ!

            Ege’nin Annesi
Nur





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...