15 Mart 2016 Salı

Hepsi Bizim Gibi Normal İnsanlardı

Korkuyorum.

Hemde hiç birşeyden korkmadığım kadar. 2007 yılından beri tedirginim. Yaşanan bombalı saldırılar, ihbarlardan sonra daha çok arttı. Elimde değil. Önleyemiyorum. Cesur davranmaya çalışıyorum. Aklımda kalanların üzerinden neredeyse 10 yıl geçti, sahneler bir türlü gitmiyor gözümün önünden.

2007 yılında her sabah olduğu gibi işe gidiyorum. Kulağımda kulaklık, Nihat Sırdar'ı dinliyorum. Komik adam. Zonta şarkısını çalıyor, trafikte güvenlik şeridinde gidenler için. Yer bulamazsam otobüsün orta kapısının önündeki boşluğa girip camdan dışarı bakarım hep. Yani bildiğiniz normal bir sabah!

Şirinyer'de her zamanki gibi acayip bir tıkanıklık var. Öflemeler, püflemeler. Benim yerim sağlam valla bakmıyorum kimseye. Kafamı cama gömdüm.

Otobüs durağında bekleyen insanlar, okula yetişen çocuklar, sabahın köründe parka giden bebek arabalı kadınlar. Birde iki tane çöpçü.

Çöpçü elinde poşetleri çöpe attı ve büyük bir gürültü. Çöple birlikte havada çöpçüden kopan uzuvları gördüm. Bir kişi daha çöp tenekesinin bulunduğu merdivenlerden yuvarlandı.  Herkes dondu kaldı. Otobüste büyük bir karmaşa herkes ne olduğuna bakmaya çalışıyor. Ben gördüm herşeyi!

Kulaklarım uğulduyor. Patlama anındaki ses çınlıyor kulaklarımda. Gözümün önünden gitmiyor. "Patladı. Eli koptu... Eli koptu!"diye söylenmeye başladım. Otobüs hareket etti. Kaçıyormuş gibi. Benim aklımda kaldı görüntüler. Siren sesleri. Biz olay yerinden uzaklaştırıyor otobüs şöförü.

Biri, yaşlı bir adamdı galiba "İyi misin?" diye sormaya başladı bana. Cevap veremiyorum tek diye bildiğim "Eli koptu." demek. Bir kadın "Bembeyaz oldu. Oturttun." dediler. Oturdum. Ama titriyorum. Ağlamayamıyorum da. İç çekebiliyorum o kadar. Yolu nasıl gittik tam hatırlamıyorum. Sesleri, konuşmalar o patlama anında duyduğum sesin arkasında kayboluyor.

Ofise koşarak girdim. Hiç kimseyle konuşmadan ofisin tuvaletine kapattım kendimi. Sadece ağlıyorum. Durduramıyorum kendimi. Hıçkırıklarım ağzımdan taşıyor. Sakinleştirmeye çalışıyorlar. Ne olduğunu soruyorlar. Konuşamıyorum ki anlatayım. Bir kaç saat sonra sakinledim. Şefim eve git dedi. Nasıl gidebilirim ki eve? Aynı yerden nasıl geçebilirim?

Amcamlara gittim. Yol kenarlarındaki çöp teneklerine bakıyorum, otobüsteki insanların yüzüne herhangi bir şüpheli bir durum var mı? Zor vardım amcamların evine. Bir kaç gün onlarda kaldım. Gidemedim kendi evime.

Zaten olaydan bir kaç ay sonra taşınmak zorunda kaldım. Buca'ya gitmek, ışıklarda trafikte beklemek geriyordu beni. Çöp tenekesine çöp atamamaya başlamıştım. Herşeye şüpheyle bakıyordum. Korkumun tarifi yoktu.

Başka yere taşındım. Ama korkumda benimle birlikte geldi. 10 yıla yakın olmasına rağmen engelleyemiyorum korkumu. Eşim bazen dalga geçiyor benimle. Çünkü bazen abarta biliyorum. Ama elimde değil.

Şöyle durumlar yaşıyorum;

Geçen sene bir otele gittik. Hamamı falan var. Burak'a hamile olduğumu yeni öğrenmiştik. Karı koca biraz rahatlayalım dedik. Ben hamamda fazla kalamayacağım için ortak alanda bulunan zen odasına geçtim. Baya rahatlatıcı bir havası vardı. Mistik müzikleri koku. Bir adam geldi karşı tarafıma elinde bir bond çantasıyla. Adam bornozlu ama elinde koca bond çantası var. Beni nasıl tedirgin ettiğini anlatamam. Adamı izliyorum devamlı. Rahatlamak için uzandım ama aklım adamda. Sonra adam çantayı bıraktı gitti. Nasıl yani? Nefes alış verişim yükseldi, kalbim deli gibi atmaya başladı. Bir yandan kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. "Çeşme'de en fazla 100 kişinin kaldığı oteli kim patlatmak ister ki?" diyorum kendime. Diğer ses hemen "Neden olmasın diyor? Kim hamama bond çantasıyla gelir ki? Tabi ki bombacı!" Kimseye de bir şey diyemiyorum. Panik havası olur, sonra deli derler bana diye. Biliyorum içten içe yersiz bir korku olduğunu ama önleyemiyorum. Eşim geldi yanıma. Anlattım adamı. "Saçmalama. Kim ne yapsın bu oteli." dedi. Turistleri korkutmak için belki yapıyorlar demeye başladım ben. Rahatlayamıyorum. Bu arada yarım saat geçti. Adam sonunda çantasını almaya geldi ve gitti. Adamın her hareketini izleyip durdum otelde kaldığım müddetçe.

İşte bu kadar tedirginim. Otobüste şüpheli hareketlerde bulunan birileri varsa inerim, otobüs çok kalabalıksa çok önemli bir işimde yoksa bir sonrakini beklerim. Kalabalık yerlere girmekten çok korkuyorum. Mitinglere gitmeyi çok istesem de gidemiyorum. O günden sonra girdiğim en  kalabalık yer Ecem'i 29 Ekim'de andımızı okumaya götürdüğümdeydi. Onda bile yoğun kalabalığın arasına giremedim. Uzaktan uzaktan bağıra bağıra andımızı okudum. Polisleri takip ettim, güvenlik şeridinin nasıl olduğunu inceledim durdum.

O bomba olayını yaşadıktan sonra. Ya daha büyük bir bomba olsaydı demekten hiç kendimi alamıyorum. Rüyalarımda hep bombanın patlama anını görüp otobüs camının yüzüme battığını hissediyorum.

Tüm ülke olarak benim yaşadığım psikolojiyi ve korkuyu yaşamaya başladık. Benimle dalga geçen eşim bile "Alsacak'a gitmesen de internetten şipariş versen olmaz mı?" diye sordu dün.


Çünkü herşey normal bir sabahta, normal insanların başına geliyor. O iki çocuk gibi. Herşey normaldi ve bu başlarına geldi.

Ölenlerin hepsi suçsuzdu. Tek sorunları o anda, orada, o katille bir arada olmalarıydı. Güzel bir günün ardından evlerine dönen güzel insanlardılar. Güler yüzlü, mutlu. Hatta biri daha doğmamıştı bile.    

İşte şimdi televizyonlara çıkıp "Kınıyoruz." "Acımız büyük!" diyorlar ya. Hissettikleri acının, kınamanın içine boğulsun istiyorum hepsi. Canlarını yakmak, sizin yüzünüzden öldüler diye haykırmak istiyorum.

10 sene önceki bombada 1 kişi ölürken, onlar bizden korkar ve gerçek barış için mücadele ederken, şimdi başkentimizde yüzlerce normal sivil insanı hiç korkmadan öldürebiliyorlar.

Bu gençler öldü ya! Hepimizin elinde var onların kanı. Biz sesimizi çıkartamadık. Adam akıllı bir lider çıkmadı aramızdan. Takip edelim, sonuna kadar peşinden gideceğimiz.

Şimdi ne yapmalıyız onu düşünmeliyiz. İstifa edecekleri yok ve biliyorum hala onları savunan körler var!

Gördüğüm tek bir tablo var çocuklarımda benim bu korkumla büyüyecekler. Her an arkalarında bir bomba patlayacakmış gibi hissedecekler.

Üzgünüm ama umudum yok...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...