Sonu “Allah bilir.” bağlanan "neden?" sorularına maruz kalmamızın en büyük sebebi senin herşeyi bildiğini düşünmeleri.
Şimdilerin bir çok büyük keşifler yapan bilim insanları da
böyle düşünüyorlardı. Bence bir çok şeyi anneleri sayesinde buldular.
Mesela Newton şöyle buldu yerçekimini –Bence!-. Newton’un
annesi onu öyle bir alıştırmış ki öğle uykusuna uyumazsa sersem tavuk gibi
oluyormuş. Anacığı “Newton’um oğlum, paşam nerede olursan ol uyu emi oğlum? Çekinme, ortalık bağ, bahçe zaten. Gir bir ağacın gölgesine uyu oğlum” Eh
Newton’da annesini hiç kırar mı? Uykusu gelince sığınmış bir elma ağacının
gölgesine Pat! Kafasına elma bir düşmüş. Bulmuş yerçekimini. Bilim adamları
açıklamıyor mu zaten “Erkek çocuklar zekalarını annelerinden alıyor.” diye. Bak
başka bir sebeb daha buldum.
Albert Einstein’da izafiyet teorisini annesi sayesinde
bulmuş. -Bence!- Yani öyle olmuştur. Ne diyor teoriyi açıklarken
“Zaman ancak
hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır. O halde; cisim, hareket ve
zamandan birinin diğerine bir önceliği yoktur.”
Einstein annesinden o kadar çok
terlik yemiştir ki. Annesinin o kadar kısa zamanda o terliği yerden alıp, tam
ulaşması gereken noktaya istenilen zamanda ulaştırmayı nasıl sağladığını
çözmeye çalışırken bu teoriyi geliştirmiştir. Bu sonuca nasıl mı ulaştım? Yani
Einstein’nin annesi Küçük İbo’ya benziyor. Belki de Türk soyundan geliyordur.
Bilemeyiz.
Şimdi benim kurguladığım değil
gerçek bir örnekten gidersek – bu arada gerçekliğinden pek emin değilim.
Kaynakların yalancısıyım.-
Edison bir gün okuldan bir kağıtla
gelir. Öğretmeni annesine vermesi için ona vermiştir. Edison annesine verir ve
annesi yüksek sesle mektubu oğluna okur
“Oğlunuz bir dahi. Bu okul
onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu
kendiniz eğitin.”
Aradan uzun yıllar geçer Edison kendini tüm dünyaya
kanıtlamış, yeni dünyayı yaratmış bir bilim adamı olmuştur. Annesi vefat
ettikten sonra eşyalarına bakarken çekmecenin bir köşesinde bir kağıt bulur
Kağıtta “Oğlunuz “şaşkın” (akıl hastası) bir çocuktur. Artık
kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…” yazılıymış
Edison
saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne o anı şöyle yazmış
"Thomas Alva Edison, kahraman
bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş, “şaşkın” bir çocuktu."
İşte
yeni dünyada çığır açan bir kadın. Sadece çocuğuna olan inancıyla. Bizim
yetiştirmemizle, çabamızla kimsenin umudu olmayan çocuk Edison olup, gecemize aydınlatabilir.
Zaten
Edison da elektriği annesi için buldu. Annesi karanlıkta dikiş dikemiyor ve
karanlıktan korkuyordu. “Ah evladım mum yak. Mum söndür. Bıktım valla! Tuvalete
gidemiyorum geceleri korkudan. Keşke bir şey olsa da geceleri de güneş doğsa”
demiş. Edison’un aklına geceleri de yanan kömürler gelmiş. Ampulu bulmuş.
Hoş
o ampul ülkemizi karanlığa doğru sürüklüyor ama o ayrı mevzu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder