1 Mayıs 2016 Pazar

Kim Bu Mucizenin Annesi 26. hafta


26.hafta hizmet içi eğitim ile başladı. Öglenci olarak çalışıyorum. Öğlen 1 civarı dersim başlıyor, akşam 7 civarı bitiyor. Bu saatler arası çalışmak yetmiyormuş gibi bir de eğitim çıkardılar başımıza. Ama itiraf etmeliyim ki mesleğe başladığımdan beri adam akıllı, dolu dolu bilgiler edindiğim tek eğitim buydu.

         Belki duymuşsunuzdur FATİH projesi adı altında akıllı tahtalar ve tabletler dağıtıldı okullara. Akıllı tahtaları aktif olarak kullanıyoruz ancak bizim çocuklar tabletle henüz tanışamadı. Eğitimin konusu " Akıllı tahtaları nasıl daha etkili ve verimli kullanabiliriz? " dı. 13.00- 19.00 olan çalışma saatlerime 08.30-12.30 mesaisini de ekleyip bu soruya yanıt arayacaktık.

         Bu haftaya özel çalışma saatleri yetmezmiş gibi pazartesi boğazımda bir ağrıyla uyandım. Pazartesi boğazımdaki ağrı cumaya kadar değişti, gelişti nurtopu gibi ses kısıklığına dönüştü. Öyle ki cuma ve cumartesi ders anlatamadım. Alt yazı seçeneğiyle çalıştım. Son zamanlarda bu kadar hasta olmamıştım. Denk gele gele bu çılgın haftaya denk geldi.

       İlaç kullanmayı hiç sevmiyorum. İlk görev yerimde çok sık aralıklarla hasta oluyordum. Ekvatorda doğmuş, büyümüş de kutuplarda yaşamaya başlamış gibiydim çünkü. İzmir'den Ağrı'ya... Hastalanıyorum, doktora gidiyorum, bir torba ilaçla dönüyorum. 3-4 hafta geçiyor, aynı senaryo sil baştan. Zaten kış mevsiminde hasta öğrencilerle dolu sınıfa derse girmek bile intihar etmekle es değerken sürekli "İlaç, ilaç, ilaç" canımdan bezdirmişti. "Aaa! Yeter!" deyip attım her şeyi kenara. O gün bu gün çok gerekmedikçe, ciddi bir problem olmadıkça ilaç kullanmam. Bu seferki ilaç kullanmamı zorunlu hale getirecek kadar ciddiydi. Ama gebelik faktörü vardi. Doktora gitmedim bile. Alacağım cevap belliydi : "Falanca filanca ilacı veremem. Oburunu berikini de içemezsin. Yat dinlen." Tam da yatmalık dinlemelik hafta!

          2 haftadır yediğime, içtiğime daha özen gösterir oldum. Porsiyon kontrolünü iştahıma değil beynime, mantığıma göre yapmaya başladım. Sefer taşıma doldurdum yiyeceklerimi götürdüm okula. Serdim sofrayı, yedim teneffüste. Okulda herkes alıştı artık bana ve yaptıklarıma :  ) Afiyet olsun diyorlar geçip gidiyorlar. Ama bu hafta bu uygulama da sizlere ömür oldu. Ben de bu durumu fırsata dönüştürüp yürüyüş yapayım bari dedim. Eğitimi aldığımız okul ile ev arası normal insan hızıyla 15dk, benim hızımla 25dk. Yılmadım hasta usta 5 gün boyunca her sabah yürüdüm. Yürüdüm yürüdüm de öğleden sonra 4.dersten sonra ben iptal, ben pert. Gözlerim, ayaklarım sınıf yerine kıvrılıp uyuyacak yer arar oldu. Ruh gibiydim hafta boyunca.

          Öyle böyle geçti 5 gün. Külfeti fırsata çevirdik grup arkadaşlarımla. Her gün beraber yemek yedik, sohbet ettik. Arkadaşlıklarımızı kuvvetlendirdik. Benim hiç çıkmayan sesim, herkesin aşırı yorgunluğu dışında hiçbir olumsuzluk olmadan tamamladık haftayı. Eğitim sonundaki sınavdan da pekiyi alınca hepimiz daha bir mutlu kapattık haftayı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...