"Dondurmam Kaymak" diye bir film vardı bir ara. Filmin başrolundeki dondurmacı adamın meşhur bir repliği vardı. Tam olarak hatırlayamasam da "Bir cinnet her şeyi halleder." gibi bir şeydi. Bu hafta bir cinnet her şeyi halletti bende de.
Saçlarım çok uzun zamandır kısa. Kulak memesi hizasında kısa küt diye tabir edilen bir modeldi. 08.08.08 tarihinde nikah yapmıştık. O gün kuaföre gittim. Saçımı güzel
bir yeni gelin topuzu yaptılar. Ertesi güne kadar bozmadım, ellemedim saçımı. Sabah
kuaföre gittim. Topuzumu yaptıkları gibi bozdular ve belimde olan saçlarımı kısacık kestirdim. İste 09.08.08 tarihinden beri saçlarım kısa. Çok rahat kısa
sac kullanmak hele de benim gibi saçlarını sürekli toplayan birisi için nimet.
Rahatlığına
alıştıkça uzatamadım saçlarımı. İşin cinnet kısmına gelirsek gebelikten, aşırı terlemekten bu kısa saçlar bile fazla gelmeye başladı bana. Geçen hafta
başlayan hastalığı hala atlatamadım. Sesim hala kötü ve öksürüyorum. Hastalığın
sebebini uykuda çok terlememe bağladım. Doğum öncesi kestireyim yaz sıcağında
Tuna ve Bennuşka ile haşir neşirken saçla boğuşmayayım diyordum. Sonra bir
cinnet her şeyi halletti ve kısacık kestirdim saçlarımı. Oğlan çocuğu gibi
oldum. İlkokul yıllarıma döndüm, annem de böyle kestirirdi benim saçlarımı.
Gençliğime döndüm bir nevi.
Bu arada
dondurma demişken birkaç hafta önce ne aşerdim dondurmaya ne aşerdim bir
bilseniz. Geceleri Bennuska'yı uyutup sarılıyordum dondurma kutusuna. Ask
yaşadık resmen. Dondurmalarına dadandığım firma o ay iyi ciro yapmıştır. Bennu
dondurma istiyor, yaz gelince yiyeceğimizi söylüyorum. Ama geceleri o uykuya
ben buzluğa. Hatrı sayılır bir süre ikili oynadım. Affet beni annecim : )
İlk
gebeliğimde hiç aşermemiştim. Mandalina çok yiyordum ama mevsimiydi zaten. O
zaman ki doktorum : " Sadece yemeğe aşerilmez. Gezmeye aşer, tektaş yüzüğe
aşer, tatile çıkmaya aşer. " derdi de gülüşürdük. Şimdi ben hakikaten
aşeriyorum. Okula giderken bir balıkçının önünden geçiyorum. Her gün tezgahta
pembe pembe barbunları gördükçe canım barbun istedi. En kısa zamanda aldık,
yedim, rahatladım. Okul yolu üzerinde pideci var. Konya usulu yapıyorlar. Hani şu masanın bir ucundan diğer ucuna kadar upuzun uzanan, üzerine ince kıyılmış maydanoz serpilen pidelerden. Anlatırken bile içim gitti yine. Gözüm takıla
takıla her gün aşermeye başladım o bir baştan bir başa uzanan pidelere, etli
ekmeklere. En kısa zamanda ona da gittik. Derin bir ohhh cektim masaya gelince.
Sırf boydan boya arz-i endam etsin diye 4 kisi 6 kisilik masaya oturduk.
Bu aralar
hastayım diye dondurmayla aramız açık. Bir de kilolar ikişer ikişer gelince de
açtık arayı. Hazır alınmışı çok olduğundan fazladan almaya gerek yok. Hem zaten
Tuna depodan yiyor. Depo sağlam Tuna'yı da iyi besliyor maşallah.
Bu hafta bir de
dahiliye kontrolüm vardı. Tiroid değerlerimden biri biraz yüksek çıkmış.
Doktorum ilacımı yarım doz arttırdı. Durup dururken ilacımı aksatmıyorken neden
yükseldi anlayamadım. Annem de tiroid hastası. Genetik miras zaten ondan bana.
Stres, dert, tasa da etkilermiş. Sonuç beklediğimiz haftaların üzerinden çok
geçti ama etkisi şimdi çıkmış olabilir mi? Bu ay yarım doz fazla kullanınca
neler olacak bakalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder